Pages

Subscribe:

7.13.2013

Gönen Sıcak Su Kaynakları (Kaplıca)10

kaplıca, cilt bakımı, akne, egzema, romatizma hastalığı
Balıkesir’ in Gönen ilçesinde yer alan sıcak su (Termal) kaynaklarıdır. Gönen kent merkezinin kuzey kesiminde bulunan kaplıcalara gelen sıcak sular, yöreden geçen fay) hattını örten ve geniş bir alan yayılan alüvyon katmanlarının gözeneklerine yerleşmiş durumdadır. Buradaki sıcak su kaynakları Eski kaynak, Çemberli kaynak ve Büyük Kanal adıyla da anılan Mermerli Kuyu’ dur.

Sıcak su kaynakları, kaplıca tesislerinin ortasındaki geniş bir parktadır. Eski kaynak suyu 52 derece, Çemberli kaynak suyu 75 derece, Mermerli Kuyu’ nun suyu da 77 derecedir. Sodyum, sülfat, bikarbonat ve klorür bakımından zengin olan bu kaynak suları, magmatik ve hipotonik sular grubundadır.

Gönen kentine 10 km kadar uzaklıkta Ekşidere Dağ Ilıcası ve Ekşidere Gençlik Suyu kaynakları daha soğuk ve çıkan suların radyoaktivitesi yüksektir. Dağ Ilıcası’ nın suyu 44 derece, Gençlik Suyu ise 18 derecedir.

Gönen Maden sularının banyo olarak romatizma, bağırsak, kan ve kadın hastalıkları, Şifalı suları ise içme kürleriyle kullanıldığında da sindirim sistemi hastalıklarında olumlu etkisi olduğu bilinir. Mide hastalıkları, Şeker hastalığı, Obesite, Gut, Karaciğer veSafra kesesi fonksiyonel yetmezlikleri, Cilt bakımı açısından ise, "Egzema, Akne, Psöriasis, Nörodermit, Kronik rezidüel ürtiker" hastalıklarına şifa sağlar. Gönen Kaplıcaları, kaplıca turizmi bakımından Türkiye çapında önem taşır ve ilgi görür.

Peninsula Termal Otelleri (Kaplıca) 8

Peninsula Termal Otelleri (Kaplıca) 8

şifalı sular, romatizma, kas hastalıkları, alternatif tedavi, havuz, otel,
Peninsula kaplıcaları ilk dönem doğal sıcak su kaynaklarındandır. Avusturalya-Melbourne sadece 90 dakikadır. Dinlenme ve yenilenme için rüya gibi bir ortam sağlayan havuzları ve özel banyoları, doğal termal mineralli sulara sahiptir.. Peninsula kaplıcaları mineral bakımından zengin termal kaynaklardır. Doğal şifalı su havuzların da yıkanmak bir çok rahatsızlığı giderir.

Peninsula kaplıcalarının 50°C deki, doğal mineralli sıcak kaynak suyu 637 metre derinliğinde bir yeraltı kaynağından gelir. Su kaynağının havuzları, yeryüzünde 37°C ila ile 43°C arasındadır. Peninsula Kaplıcaları, kükürt, kalsiyum, magnezyum, potasyum ve "sodyum klorür bikarbonat" (Na-Cl.HCO3) olarak sınıflandırılır. Mineral zenginliği, terapötik avantajlar, eklem romatizması, omuz sertliği, yorgunluk ve kas şikayetleri azaltma, nevralji hafifletilmesi ve doğurganlığı arttırıcı etkilerinin olduğu biliniyor.

Su Mineral Analizi mg/L
Bikarbonat (1163)
PH 6.82
Amonyak (NH3) 2.7
Bor 1.3
Bromür 3.6
Kalsiyum 116.0
Klorür 1432,0
Florür 0.73
Lityum 0.15
Magnezyum 90.0
Potasyum 64.0
Rubidyum 0.14
Silika (SiO2 olarak) 23.0
Sodyum 868,0
Stronsiyum 1.7
2.7 Sülfat

Alternatif tedavi, kaplıca oteller, sıcak su kaynakları, kaplıcalar, romatizma kas iskelet ağrıları, sıcak su faydaları, yorgunluk belirtileri, yaşlanma etkileri, cilt bakımı

Beyaz Zambak Çiçek ve Yapraklarındaki Şifa 9

Beyaz Zambak Çiçek ve Yapraklarındaki Şifa 9

şifalı bitkiler kalp yetmezliği kesik ve yaralar sivilce akne ve cilt bakımı
Beyaz zambak diğer adıyla çayır zambağı. Beyaz zambak yaprağı, yaralar, kesikler ve yanıklar için klasik ev ilacı olarak kullanılmaktadır, Ayrıca deride kabarcıklar, şarbon yaraları içinde şifalı bir bitkidir. beyaz zambak çiçeği kapalı bir şişe su içinde bekletilirve bu su "göz ağrısına karşı" kullanılır.
Alkol içinde bekletilen beyaz zambak çiçekleri ve yaprakları "cilt lekelerine" karşı kullanılır.

Beyaz zambak çiçekleri krem haline getirilir ve bu krem yaralara karşı kullanılır. Beyaz zambak çiçekleri ile yapılan bitki çayı kan temizlemek için bire birdir. Ayrıca beyaz yonca ve şakayık kökü ile karıştırılarak, leucorrhea (Kadınlarda görülen beyaz akıntı) karşı kullanılır.

Haşlanmış zambak kökü enfekte yaralar ve göğüs üzerine sürülerek öksürük giderilmesinde kullanılır. Ayrıca haşlanmış zambak kökü merhem halinde kaşlara sürüldüğünde "kaş büyümesini" teşvik eder. Beyaz zambak kökü püre haline getirilerek küçük bir tencereye yerleştirilir, içine bir miktar balmumu eklenir ve iyice kaynatılır ve elde edilen akışkan su yatmadan önce kaşlara sürülür.

Yaprakları bakteri öldürücü, iyileştirici ve sikatriks etkiye sahiptir. Dahili ve harici çeşitli yaraları tedavi etmek için kullanılabilirler. Bu yapraklar, ağrıyı hafifletilmek için de yararlıdır. Ayrıca, bronşiyal sekresyonları için balgam sökücü olarak da kullanılabilir. Ayrıca "sinir sistemi" üzerinde sakinleştirici etkisi için de kullanılabilir . Aynı zamanda "kalp hastalıkları" için yararlıdır.

Şu tıbbi durumlar için kullanılabilir: abseler, yanıklar, kabuslar, göz ağrıları, sinir uyarımı, farenjit, fronkül, larenjit, inflamasyon Üst solunum sistemi, kulak iltihabı, uykusuzluk, otit, kalp çarpıntısı, tırnak enfeksiyonları, yaralar, stres, bellek hatası, kuru öksürük (günde 2-3 bardak çayı geçmemelidir.)

Hazırlanışı: Apse, yanıklar, harici yaralar haşlanmış veya fırınlanmış zambak kökleri sıcak bandaj ile sarılarak kullanılır, sıcak bir bandaj ile her 6-8 saatte bir değiştirin. Bu iyileşme sürecine yardımcı olur.
Bir bardak suya bir çay kaşığı zambak çiçeği koyun, kaynar suda 15 dakika kaynatın ve filtre edin, günde 3 bardak kadar tüketebilirsiniz.
70cc alkol içinde 5 adet zambak yaprağı ile bir tentür hazırlayın. Genellikle sallayarak, 15 gün boyunca oda sıcaklığında hava geçirmez bir kapta saklayın. Alkol konsantre edildiğinde çok daha etkilidir fakat su ile seyreltebilirsiniz yarlar ve akneler için günde birkaç damla pamuk üzerine damlatarak akne ve yaralar üzerine sürebilirsiniz.
Göz ağrıları veya diğer göz hastalıkları için 2 çay kaşığı zambak çiçeğini 10 dakika kaynatın ve soğumaya bırakın, bu suyu süzerek bir parça pamuk yardımıyla gözlerinize kompress yapın. Beyaz zambak yaprakları, "kozmetik durumlar" ve "cildin dış sorunları" için yaygın bir kullanım alanına sahiptir.
Kategori: Şifalı Bitkiler, Alternatif Tedavi, kaş bakımı, cilt bakımı, sivilce ve akneler, kesik ve yaralar, öksürük, kadın hastalıkları, kozmetik ürünler

Soğuk Algınlığı ve Alerji için Koni Çiçeği 1

Soğuk Algınlığı ve Alerji için Koni Çiçeği 1


Soğuk algınlığı, grip, Romatizmal artrit, allerji, koni çiçeği, bakteri, mikrop ve virüsler, Üst solunum yolları enfeksiyonları, sinüzit tedavi, şifalı bitkiler alternatif tedavi
Koni Çiçeği, Dünyanın en önemli şifalı bitkilerinden olup kuru toprak ve ovalarla seyrek ormanlık alanlarda doğal olarak yetişen çok yıllık bir bitkidir. Soğuk algınlığı, grip, enfeksiyon, zayıf bağışıklık sistemi ve kanserden korunma gibi alternatif tedavi yöntemlerinde etkili bir şifalı bitkidir.

Yapılan araştırmalarda koni çiçeği bakteri, mikrop ve virüslere karşı oldukça etkili maddeler bulundu. Bu maddelerin başlıcaları, echinacoside, poli sakkaritler, poli asetilenler, gliko proteinler, kafeik asit türevleri, tri glikosid, betain, seskiterenler, karyofilen türevleridir..

Koni çiçeği içeriğinde,  bakır ve demir minarelleri, tanenler, protein, yağ asitleri ve A, C, E vitaminleri içermektedir.

YARARLARI:
Soğuk algınlığı ve gripin önlenmesinde büyük bir yardımcıdır. Soğuk algınlığının ilk belirtileri görüldüğünde alınması etkisini daha da güçlendirir.
Üst solunum yolları enfeksiyonları ve sinüzit için tedevi edici bir faktör olarak dikkate alınabilir.

Tüm bulaşıcı hastalıklarda fayda sağlar.

Romatizmal artrit ve allerji gibi bağışıklık sistemi düzensizliklerinde etkilidir.

HAZIRLANIŞI:
1 litre sıcak suyun içerisine 4 tatlı kaşığı kuru koni çiçeği ekleyin. 5 dakika demlemeye bırakın ve süzün .
Koni çiçeği çayı 1 gün içinde 3 fincandan fazla tüketilmemesi tavsiye edilir. Az görülmekle birlikte Koni Çiçeği bazı insanlarda alerjik reaksiyonlara neden olabilmektedir. Papatya ve diğer çiçeklere alerjisi bulunanlar ekinezya kullanmadan önce doktor tavsiyesine başvurmalıdır.

6.06.2013

Çocuğunuz Obez mi?

Çocuk beslenmesi toplumumuzda pek üzerinde durulmayan bir konudur. Oysa son yıllarda yapılan araştırmalara göre yetişkinlikte oluşan şişmanlığın temelinde çocuk ve adolesan şişmanlığın olduğu belirtilmektedir. Devlet İstatistik Enstitüsünün 1990 yılında yaptığı araştırmaya göre toplam nüfusun %23.2’sini 10-19 yaş grubu oluşturmaktadır yani her üç kişiden birini çocuk veya adolesan oluşturmaktadır ve bunlarında %25’ini şişman çocuklar oluşturmaktadır. Çocuklukta özellikle buluğ çağında büyüme ve gelişme ile beraber vücudumuzdaki yağ hücreleri de sayıca ve ölçü olarak artmaktadır, yağ hücrelerinin artışında beslenmenin büyük etkisi bulunmaktadır ve bu hücre sayısı maalesef sabit kalmaktadır
Teşhis
Çocuğunuzun obez olduğu ya da olabileceği hakkında aşağıdakileri göz önünde bulundurarak fikir sahibi olabilirsiniz:
*Ailenin obezite geçmişi, anne ve/veya baba yüksek kilolu ise çocuğundan kilolu olma ihtimali yükselecektir.
*Kardiovasküler hastalıklar, yüksek kolesterol, yüksek kan basıncı seviyesi, tip 2 diyabet gibi obeziteyle bağlantılı hastalıklarda ailenin diğer üyelerinin durumu çocuğuda etkilemektedir.
*Sigara vb alışkanlıklarda ailenin diğer üyelerinin durumu
*Çocukta obeziteyle bağlantılı sağlık problemlerinin belirtileri(karın ve kalça bölümünde deri çatlamaları, hormonal bozukluklar, soluk alıp vermede güçlük…)
*Kalple ilgili Risk Faktörleri; obez çocuklarda yapılan incelemeler onların,  obez olmayan çocuklara oranla; ortalamanın üstünde kan basıncı, kalp atış hızı ve kalp randımanına sahip olduklarını gösteriyor.
*Tip 2 Diyabet Risk Faktörleri; glikoza duyarlılık ve normalden yüksek insülin değerleri bu gruptaki risklerdendir.
*Ortopedik Sorunlar; bazı belirtiler alt uzuvların birleşme yerlerinde kilo yüklenmesi, eğik bacaklar..
*Deri rahatsızlıkları; pişik, intertrigo, monilial deri iltihabı.
*Psikolojik ve Psikiyatrik Konular; özgüven eksikliği, kişinin kendisi hakkındaki olumsuz düşünceleri, depresyon, arkadaş ortamından uzak durma obezitenin olumsuz etkilerinden birkaçıdır.
*Uzun süre televizyon izlemek gibi alışkanlıklar ve  düşük fiziksel aktiobez cocukvite; 8-16 yaş
arası çocukların neredeyse yarısı günde 3-5 saat televizyon izliyor. En çok televizyon izleyen çocuklar, obezitenin en çok görüldüğü grup oluyor.

*Uzun boy; obez çocuklar genellikle 50. persentilin üzerinde boya sahiptir.

*Sigaraya başlama; araştırmalara göre, gençler sigarayı bir kilo kontrol yöntemi olarak görüyorlar. Aileler, pediatristler ve okullar; kilo kontrol yöntemi olarak sigara kullanımından üç ana nedenden ötürü gençleri vazgeçirmeye çalışmalıdırlar: a) sigaranın, kilonun denetim altında tutulmasına bir faydası olmaz. b) sigara içmek zaten zararlıdır c) sigara içmek, dengeli beslenme ve fiziksel aktivite alışkanlıklarında gerilemeye neden olur.

Çocuğunuzun aşırı kilolu olabileceğinden endişe ediyorsanız, en yakın zamanda diyetisyene başvurun. Çocuğunuzun boyuna ve kilosuna göre hesap yaparak Vücut Kitle İndeksi (VKİ) adı verilen bir oran bulur, hatta kas ve kemik oranını hesaplayarak ideal rakamıda hesaplayabilir. Kilosunun normal olup olmadığını öğrenmek için bu oran çocuğunuzun yaşına ve cinsiyetine uygun olan büyüme tablosuyla karşılaştırılır.

Dyt. Özlem Sert Aydın

http://www.ozlemsert.com

5.09.2013

Çocuk ve Adolesan Beslenmesi

Çocuk ve Adolesan Beslenmesi
cocuk ve adolesan beslenmesi
Sağlıklı bir yaşamı koruyacak ve geliştirecek en önemli etkenlerden birisi dengeli ve yeterli beslenmedir. Günümüzde hızla artan kronik hastalıkların kökeninde çocukluk ve adolesan çağda sağlıksız beslenme ile oluşan şişmanlık yer almaktadır.
Çocuk ve adolesanlardaki şişmanlığın temelinde öncelikle beslenme, kalıtım, hormonal durum, yaşam tarzı(hareketsizlik), psikolojik etmenler yer almaktadır. Son 30 yıldır çocukların yeme alışkanlıkları ve fiziksel aktivite durumları değişmiştir. Yağlı ve kalorili yiyeceklerin kolaylıkla bulunabilmesi, hareketsizliğin artması en önemli nedenler. Medya, çocukların besin değeri olmayan bu tür yiyeceklerin tüketilmesinde de en büyük etkiye sahiptir. Yapılan araştırmalara göre okul çağı çocukların %84’ten fazlası yüksek miktarda yağ tüketmektedir. %51’den daha azı günde 1 meyve, %29’u sebze, %56-85’i ise asitli içecek tüketiyorlar. 
Büyüme hormonundaki yetersizlik endojenik obeziteye neden olmaktadır. Genetik veya hormonal sendromu olan çocuklar genelde kısa boylu, idiopatik obezitesi olanlar ise uzun boylu olurlar. Hipotroidizm obez çocuklarda genellikle görülen bir rahatsızlıktır. Hipotroidizm beraberinde konstipasyon, üsüme, deri kurulugu, kızlarda adet düzensizliği gibi problemleri beraberinde getirecektir. Hiperkortizolizm ise bir diğer obezite nedenidir. Çocuklarda büyüme geriligi, kilo alımı ile etkisi bulunmaktadır. Çocuklarda obezite ile birlikte trigliserit seviyesi yükselir, HDL düşer, kan basıncı yükselir, akne ve deri problemleri gözlenir, fazla kilo tasıdıkları için ortopedik problemler yasanır.Genetik biliminde yapılan çalışmalara göre şişman anne ve babaların da şişman veya şişman olmaya meyilli çocukları olmaktadır.
Hareketsiz yaşam süren, boş zamanlarını bilgisayar veya televizyon başında geçiren, spor ve egzersize yer vermeyen çocuklarda da şişmanlık yüksek oranda görülmektedir. Bunun yanında televizyon karşısında atıştırılan yüksek kalorili yiyeceklerde bu orana ivme katmaktadır. Her yaşta daha kolay ve kalıcı zayıflama, uygulanan diyetin yanı sıra eğer ciddi bir rahatsızlığı yok ise fiziksel aktivite ile hızlandırabilir. Çocuklarda özellikle yüzme, basketbol, voleybol, tenis gibi sporların bilinçli bir şekilde yapılması ve bunu bir alışkanlık olarak edinmeleri hem fiziksel hem de ruhsal gelişimlerini olumlu şekilde etkileyecektir.
Çocuklar yapısal olarak yetişkinlere göre daha duygusal yapıda olduklarından  ailelerinde ve çevrelerindeki olumsuz her türlü etmen onları etkilemektedir. İçe dönüklük, iletişim eksikliği, arkadaşlarıyla olan ilişkilerinde veya derslerinde başarısızlık, asi davranışlar şişman çocuklarda gözlenen genel davranışlardır.
Obeziteden korunma
*Çocuğunuzun istahını gözleyin, tabaktakilerin hepsini veya bardagı tüketmek zorunda degildir.
*Tatlı ve abur cuburdan uzak tutun.
*Yüksek kalorili yiyecekleri evinizden uzak tutun.
*Yarım yağlı veya yağsız süt vermeye çalışın(2 yaştan itibaren)
*Yiyeceği ödül veya ceza olarak kullanmayın.
*Yemeğin bitiminde şeker veya tatlı sözü vermeyin.
*Televizyon seyretme süresini kısıtlayın.
*Çeşitli aktivitelere katılmasını sağlayın.
*Ailecek katılabileceğiniz sporlara katılın.
* Çocugunuzu,düzenli ögün yemeye alistirin.
*Su içme aliskanligi kazandirin,hazir meyve sulari ya da kolali içecekler gibi mesrubatlardan uzak tutun.
*Ögünler disinda abur-cubur olarak adlandirilan yagli,sekerli ve fastfood tarzi gidalarin tüketimi önleyin ve çocukğu bunlari tüketmeye alistirmayın.
*Patates kızartması ya da gazozlu içecekler gibi yiyecekleri sofradan uzak tutun
*Ara ögünlerinde süt+meyve, ya da ekmek+peynir+domates gibi saglikli gidalardan olusan ögünler oluşturun.
*Hamburger yerine yagsiz tost veya peynirli sandiviç i tüketmesini sağlayın.
*Yavas yavas degisik besinler tattirin ve saglikli-sagliksiz gida ayirimi ögretin.
*Tüm sebzeleri hafta boyunca değişimli olarak yedirin. Sevmediği sebzeyi ise makarna, pilav eşliğinde veya çorba içinde yedirin.
*Sabahlari kahvaltı yapmak ıstemıyorsa evden cikmadan hic degilse 1 bardak sut + 1 elma dan olusan bir kahvalti yapmasını saglayın.
*Çocuğunuz sağlıklı ise, kilo ve boy açısından normal bir gelişme içindeyse az ya da çok yemesi konusunda endişelenmeyin.

Çocuk ve Adolesanlarda şişmanlık ile beraber oluşabilecek sağlık sorunları
*Kronik hastalıkların (kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet..) çocukluk yaşlarında oluşmasına neden olur.
*Besin öğelerinin yetersiz alımı ile beraber bağışıklık sistemi negatif etkilenir.
 *Ortopedik sorunlar açığa çıkabilir.
 *Erkeklerde meme bölgesinde yağ toplanması (jinekomasti) görülebilir.
 *Kızlarda regl düzensizlikleri, hormonal bozukluklar oluşabilir.
 *Karın ve kalça bölümünde deri çatlamaları gözlenir.
 *Deri enfeksiyonları, soluk alıp vermede güçlük, hırıltılı bir nefes görülebilir.
Dyt. Özlem Sert Aydın

http://www.ozlemsert.com

Troid Hastalarına Beslenme Önerileri

Troid Hastalarına Beslenme Önerileri
troid hastalari icin beslenmeZayıflama sürecinde en fazla karşılaşılan ve günümüzde yaygın olarak gözlenen tiroid rahatsızlıklarında beslenme büyük önem taşımaktadır. Metabolizmanın çalışmasını kontrol eden ve yaşamsal fonksiyonlar için gerekli olan tiroit hormonları eğer düzensiz salgılanırsa ciddi rahatsızlıklara yol açabilmektedir.
Tiroid hormonu normal değerlerden daha fazla salgılanırsa metabolizma hızlanır ve hipertiroidi hastalığı gelişir. Eğer daha az salgılanırsa bu duruma da hipotiroidi denir, metabolizma hızı azalır, kabızlık, deri döküntüsü, saç dökülmesi, kilo artışı, aşırı sinirlilik hali oluşur. Hastanın kan bulgularındaki T3, T4 ve TSH hormonlarının ölçülmesi hastalığın seviyesi hakkında bilgi verir.
Tiroid hastaları doktor kontrolünde uyguladıkları ilaç tedavisinin yanı sıra yaşamları boyunca beslenmelerine de dikkat etmek durumundadırlar. Tüketecekleri yiyeceklerin çeşit ve miktarı hormon seviyelerini etkileyebilmektedir.
Bu nedenle;
*Kan bulgularınıza, yaşam tarzınıza, kullandığınız ilaçlara uygun yeterli ve dengeli bir beslenme programı uygulamalısınız, bu örüntü karbonhidrat, protein, yağ, vitamin-mineraller ve lifden zengin olmalıdır.
*Sebze ve meyveleri mevsiminde, taze tüketin.
*Market alışverişi yaparken etiket okuma alışkanlığı edinin.
*Doymamış yağ asitlerinin, özellikle omega-3, tiroid fonksiyonlarını düzenleyici özelliği artık bilinmektedir. Bu nedenle daha fazla balık tüketmeye çalışın. Haftada en az 2 kez balık, diğer günlerde ise derisiz tavuk, hindi, yağsız kırmızı et tüketin.
*Tam tahıl ürünlerini ve kurubaklagilleri tüketmeye çalışın. Kuru baklagiller iyi birer bitkisel protein kaynağıdırlar ve haftada 2 kez tüketilmelidir.
*Beslenmenize keten tohumunu ilave edin, hem lif oranı yüksek hem de E vitamini ve çinko mineralinden zengin bir besindir. Günde 1-2 yemek kaşığı kadar taze öğütülmüş keten tohumunu sebze yemeklerinize, salatalara ve çorbanıza yemek piştikten sonra ilave edip tüketmeye çalışın.

*İyot, tiroid fonksiyonları için elzem bir mineraldir ve tükettiğimiz birçok besinin içerisinde de bulunmaktadır. Eğer ihtiyacımızdan fazla alınırsa da otoimmün tiroid hastalığına neden olabilmektedir.
*Hipotiroidi olanların iyotlu tuz, hipertiroidi ve nodüler guatırı olanların aşırı iyot alımında hashimato tiroidi oluştuğu için iyotsuz tuz yemeleri gerekmektedir.
*E vitamininden zengin beslenmede iyodun emilimini artırmaktadır.
*Çinkodan zengin badem, deniz ürünleri, et, karaciğer, tavuk, hindi, fındık, ay çekirdeği, süt ve yumurta yeme alışkanlıklarınız arasında olmalıdır.

*Selenyum minerali de tiroid hormonu için önemli rol oynamaktadır. Selenyumundan yetersiz beslenildiğinde  kanda T4 ve TSH hormonu yükselir, T3 hormonu düşer. İyot ve selenyum eksikliği birlikte görülürse hastalığın şiddeti daha da artmaktadır. Selenyum seviyesinin düşmemesi için balık, karides, dana karaciğeri, hindi ve dana eti, mercimek, mantar, susam, ceviz, ay çekirdeği ile tam tahıllar selenyum kaynağı besinlerdendir.

*Taurin, tiroid hormonlarının üretimi için elzem bir aminoasittir. Doktorunuz kontrolünde supleman olarak takviye alabilirsiniz. Doktorunuz önermedikçe hiçbir tableti almayın.
*Kelp içeren yosun tableti tüketiminde de dikkatli olmalısınız.

*Deniz ürünleri, sarımsak, su teresi, yumurta sarısı, maydanoz, kayısı, mantar, bira mayası genel olarak triod fonksiyonları için faydalı besinlerdir. Fakat Kandida enfoksiyonu varsa mantar ve bira mayasından uzak durmakta fayda var.

*Tiroid hormonlarının çalışmasını azaltan yiyecekleri; beyaz lahana, kara lahana, karnabahar, brokoli, turp, brüksel lahanası, hardal, soya fasulyesi, yer fıstığı, darıyı çok fazla özellikle çiğ olarak tüketmemelisiniz. Pişirerek tüketmeniz guatrojen madde miktarını azaltacağından daha sağlıklı olacaktır.
*Tiroidde en fazla görülen problem ödemdir. Bu nedenle su tüketiminizi asla ihmal etmeyin, günde 2-2,5 lt su içmeye çalışın.
*Çikolata bakırdan zengin bir yiyecektir ama kadmiyumda içermesinden dolayı tiroid hastalarının dikkatli tüketmesi gerekmektedir. Fazla alınan kadmiyum selenyumu vücuttan atar.
*Hipertiroidi olanlar süt, peynir, deniz mahsulleri, mor lahana, turp, kuruyemiş
 tüketimini azaltmalılar. Çay, kahve, alkol ve nikotin metabolizma hızını artıracağından tüketmemeye çalışmalılar.
*Sağlıklı yaşamın ikincil kuralı düzenli egzersizdir. Hem metabolizmanın hızlanması, hem tiroid hormonuna karşı doku duyarlılığının artması, hem de kas artışı için düzenli egzersiz en azından yürüyüş yapmalısınız.
*Stres birçok hastalık gibi tiroid bulgularını da tetikler, özellikle bahar aylarında psikolojik yapının değişmesiyle hormonal değişimde görülebilmektedir. Bu nedenle stresle baş etmek için elinizden geleni yapmaya çalışın.


Dyt. Özlem Sert Aydın
http://www.ozlemsert.com

3.17.2013

Cilt Sorunları İçin Alman Papatyası 5

Cilt Sorunları İçin Alman Papatyası 5

irritabl barsak sendromu, Crohn hastalığı, peptik ülser tedavisi Papatya Çiçeği anti-inflamatuar, antiseptik, spazm çözücü, gaz giderici, terletici, yorgunluk ve ağrı giderici  anti-alerjik astım ve saman nezlesi tedavisi Akne tedavisi, cilt sorunları, saç bakımı, Güneş yanıkları
Cilt Sorunları için Alman papatyası dünyada bilinen bir bitkisel çözümdür ve sıkça kullanılır. Cilt sorunları yanında özellikle sindirim bozukluklarını tedavi etmek için mükemmel bir şifalı bitkidir.

Alman papatyası gerginlik, sinirlilik ve cilt problemlerini tedavi etmek için harici olarak kullanılır. Papatya Çiçeği anti-inflamatuar, antiseptik, spazm çözücü, gaz giderici, terletici, yorgunluk ve ağrı giderici olarak kullanılır. Küçük çocuklar için yatıştırıcıdır.

Ayrıca, irritabl barsak sendromu, Crohn hastalığı, peptik ülser tedavisinde kullanılır. Büyük dozlarda alınırsa kusturucu etki yapar. Çiçekler aynı zamanda yaraları tedavi etmek için harici olarak kullanılır, güneş yanığı, yanık, hemoroit, mastitis ve bacak ülserleri için iyeliştirici etkileri vardır.

Çiçekler proazulenes dahil olmak üzere çeşitli uçucu yağlar içerir. Bu proazulenes uçucu yağının Kamazulen içerdiği bilinir, Kamazulen anti-alerjik astım ve saman nezlesi tedavisinde son derece yararlıdır, bu uçucu yağ buhar damıtma yöntemiyle elde edilir. Çiçekler, bir anti-alerjik madde olarak kozmetik sanayinde kullanılır.

Alman Sağlık Komisyonu, hazırladığı bitkisel ilaç kılavuzunda, ateş ve soğuk algınlığı, deri iltihapları, ağız ve yutak, enfeksiyona eğilim, iltihabı hastalıklar, öksürük ve bronşit tedavisinde Alman papatyasının etkili olduğunu belirterek kullanılması için onay vermiştir.

Alman papatyasının Diğer Kullanım Alanları
Boya, Essential, Saç Bakımı, Sinek Kovucu.
Çiçekleri saçlar için, bir saç şampuanı olarak kullanılmaktadır Ayrıca tonik olarak cilt sorunları için kullanılır. Alman Papatyası böcek kovucu. papatya yağı parfümeride kullanılır. Altın renkli boyalar Papatyanın Sarı çiçeklerinden elde edilir.

Papatya Yağı Hazırlanışı: Kurutulmuş papatya, cam kavanoza konulur ve üzerine zeytinyağı eklenir, kavanozun ağzı hava almayacak şekilde kapatılır. Bir ay boyunca güneş gören bir yerde bekletilir. Tülbent yardımıyla bu karışım süzülür.
Elde edilen bu papatya yağı; Akne tedavisi, cilt sorunları, saç bakımı, Güneş yanıkları, yanıklar, Bademcik ve diş iltihaplarında gargara yapılarak (Bir bardak suya 10 Damla papatya yağı) kullanılır.

Papatya Çayı Tonik hazırlanışı
Bir miktar papatya cam kavanoz içerisine konulur ve üzerine kaynar su dökülür ve soğumaya bırakılır ve süzülür, elde edilen bu sıvı sabah ve akşam sorunlu cilt üzerine sürülür, gözdeki kızarıklıklar, şişlikler için kompress yapılır. Ayrıca bu sıvı saç ce cilt bakımı için banyo sırasında durulama suyuna bir miktar karıştırılarak saç ve beden yıkanır.

Papatya Çayı Hazırlanışı:
Bir fincan içerisine 3 adet papatya kurusu konur ve üzerine sıcak su dökülür 5 dakika demlenen papatya süt karıştırılarak içilir, bu papatya çayı, mide ağrısı bağırsak gazları, ülserve sakinleştirici olarak kullanılır. Aşırıya kaçmamalıdır.

1.11.2013

Yüz Kızarıklığında (Rozasea) Ebegümeci Bitkisi

Yüz Kızarıklığında (Rozasea) Ebegümeci Bitkisi

rozasea, burun ve yüz bölgesinde kızarıklık, sivilce, gül hastalığının ilacı, gülleme hastaliği, rozasea hastalığı, rozasea hastalığı tedavisi, ebegümeci, Sindirim sistemi ülserleri, göz kızarıklığı, gastrit, mesane iltihabı, mide ve bağırsak mukoza iltihabı, göz kuruluğu,
Rozasea (Gül hastalığı) genellikle 30?lu yaşlarda başlayan bir cilt hastalığıdır. Rozasea hastalığı, gül hastalığı, gülleme olarak da bilinmektedir. Yüz, özellikle de burun bölgesindeki kızarıklık, ve sivilcelerle kendisini belli eder. Rozesea rahatsızlığının nedeni tam olarak bilinmemektedir, Rozasea (Gül hastalığı) nedeni B vitamini eksikliği, alkol, sıgara tüketimi ve depresyon olarak sayılsa da,. Rozasea (Gül Hastalığı) özellikle burun çevresi kızarıklarından yakınanların ortak özelliği mide ve sindirim problemlerinin de olmasıdır. Bir ortak özellik ise gözde yanma ve güneş ışığına karşı hassasiyettir. Rozasea hastalığı, kişilerde psikolojik, sosyal ve fiziksel sorunlar yaratmaktadır.

EBEGÜMECİ:
Yol kenarları ve eski duvar kıyılarında, harabeliklerde ve insanların yaşadıkları yer yakınlarında, çiçek ve sebze bahçelerinde yetişir. Anadolu'da bir çok türü yetişmekte olup çiçek ve yaprakları ayırım yapılmaksızın "Ebegümeci" olarak adlandırılır.

Ebegümeci, sapları, çiçekleri ve yapraklarında jelimsi bir madde içerir. saplar, yapraklar ve çiçekleri Haziran - Eylül ayları arasında toplanır. Bitki kurutulduğunda bazı özelliklerini yetirmesine rağmen kuru olarakta kullanılabilir.

Hazırlanışı: Bir su bardağı ılık suya, yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış Ebegümeci bitkisi (1 Litre suya, 3 tatlı kaşığı) eklenerek 1 gece demlemeye bırakılır ertesi gün süzülerek hafifçe ısıtılır.

Rozasea (Gülleme)hastalığının yol açtığı kızarıklıkların bulunduğu burun ve çevresi ve gözlere bir pamuk yardımıyla kompres yapılır. Yine bu su günde 2 çay bardağını geçmeyecek şekilde yudumlanarak içilir, ağız bu suyla gargara yapılır.

Nefes darlığına yol açan akçiğer amfizemi, ebegümeci çayı ile iyileştirilebilir. Bu durumda günde 3 bardak çay içilmeli, süzüldükten sonra geriye kalan bitki çiçek ve yaprakları ısıtılarak akciğerlerin üstüne gelecek biçimde göhüs üstüne kompres yapılmalıdır.

Göz kuruluğu ve yanmalarında ebegümeci çayı banyosu ve kompresi uygulandığında mükemmel sonuçlar alınabilir.

Ebegümeci çayı, mukoza iltihaplarında, gastrit, mesane iltihabı, mide ve bağırsak mukoza iltihabında ve solunum yolu iltihaplarında etkilidir.

Akciğer balgamlarında, öksürük ve ses kısıklıklarında faydalıdır. bademcik iltihaplarında ve ağız kuruluğunda ebegümeci çayı çok başarılıdır.

Ebegümeci çayı damar iltihaplarından kaynaklanan yaralarda, çıbanlarda, şiş ayak ve ellerde kullanılır. Bu durumlarda ayak ve el banyoları yapılmalıdır.

Sindirim sistemi ülserlerinde arpa ile karışık çorba içilmesi çok iyi sonuç verir. arpa kaynatılır ve soğuduktan sonra bitki yaprakları eklenir ve bu çorba içilir.

Hafıza Kaybı, Unutkanlık Tedavisinde Japon Eriği 4

Hafıza Kaybı, Unutkanlık Tedavisinde Japon Eriği 4

 Gingko biloba  dolaşım bozuklukları tedavi  bellek güçlendirmek geleneksel tıp   demans Alzheimer hastalığı  yaşlılık belirtileri  zayıf kan dolaşımı güçsüzlük
japon Eriği( Gingko biloba ) dolaşım bozukluklarını tedavi etmek ve belleği güçlendirmek için geleneksel tıpta kullanılır. Tüm çalışmalar, Japon Eriğinin demans (Alzheimer hastalığı) ve yaşlılık belirtilerinden olan bacaklarda zayıf kan dolaşımının yol açtığı güçsüzlük, titreme ve aksama tedavisinde etkili olabilir.

japon Eriğinin yaşlılarda bellek artırıcı etkileri çok umut vericidir. Labaratuar çalışmalarında, japon eriğinin kan damarlarını genişletici kan trombosit yapışkanlığını azaltarak kan dolaşımını arttırdığı da tespit edilmiştir.

Japon Eriği (ginkgo) aspirin dahil, bazı kan inceltici ilaçların etkilerini artırabilir. Kan inceltici ilaçlar kullanan kişilerde Japon Eriği (ginkgo) kullanmadan önce doktorunuza sormalısınız. Ayrıca Sara nöbeti ve doğurganlık sorunları olan insanların da kullanmadan önce olumsuz yan etkilerinin neler olabileceği konusunda doktora danışmaları önerilir.

1.01.2013

Doğal Saç Diyeti ve Bakımı 7

Doğal Saç Diyeti ve Bakımı 7

saç bakımı sağlıklı saçlar saç beyazlaması dökülmesi kırılması
Zaman içinde saç parlaklığı azalıyor, saç kırılması artıyor saç dökülmeleri başlıyor. Güzel, doğal ve sağlıklı saçlar için yaşam biçimi ve vitaminler ön plana çıkıyor. Sağlıklı saçlar için saç diyeti çok önemlidir, vitaminler olmadan saçınızın, büyümesi durur ve kırılmalar başlar saç uçları ise kuru olur. Bu sorunu önlemek için, Çinko, demir ve B vitamini açısından zengin bir denge diyet uygulanması gerekir.

Özel saç tipi problemleri:
Saçınızı kuru görünüyorsa, daha fazla fındık, fıstık, tohumlar ve balık yemeye çalışın. Saç için, B vitamini önemli bir role sahiptir. B vitamini açısından zengin olan yiyecekleri küçük porsiyonlar halinde sık sık yiyin bu saçın ihtiyaç duyduğu enerji seviyesini koruyacaktır.

Saç tellerinin ince olması, düşük demir seviyesi ile ilgili olabilir, bu vejetaryenler de sık görülen bir rahatsızlıktır. Erişkin bir insanının günlük 14.8 mg demire ihtiyacı vardır.

Beyaz saçların artışında fazlalaşma, B vitamini sorundur. Bildiğimiz gibi, stres saç ağarma ile ilgili büyük bir faktördür ve yaşanan stres B vitaminlerini yok eder. Çalışmalar B vitamini takviyesinin, saç beyazlamasını (ağarma-kırlaşma) büyük ölçüde engellediğini doğrulamıştır.

Alternatif tedavi şifalı bitkiler yiyecekler saç bakımı saç dökülmesi saç kürü, saç beyazlaması

Karaciğer Rahatsızlıklarında Yalancı İğde 6

Karaciğer Rahatsızlıklarında Yalancı İğde 6

alkol bağımlılığı, anemi, halsizlik ve stress, Oftalmolojik rahatsızlıklar, hipertansiyon ve diş eti iltihabı tedavisi  depresyon, Parkinson hastalıkları, tümörler, adenom ve lösemi
Yalancı iğde, 1,5 - 3,5 metre yüksekliğinde ve dikenlerle kaplıdır, bataklık alanlarda ve hatta çakıl üzerinde, nehir kıyılarında kümeler halinde yetişir. Yalancı iğde, Ağustos -Eylül arasındaki dönemde hasat edilir, Eylülden sonra C vitamini azaldığı için bu dönemlerde hasat edilmesi önerilir. Yalancı iğde dikeni gıda sanayi, kozmetik, cilt bakımı ürünleri, ormancılık ve eczacılıkta kullanılır. Özellikle Karaciğer sorunlarının tedavisinde, Romatizma hastalıklarında ve Mide ülserlerinin tedavisinde olumlu etkileri vardır.

Yalancı İğde Faydaları
Yalancı iğde içerdiği bol vitaminlerle bir enerjilendirme kaynağı olduğunun yanı sıra, kansızlık önleyici, anti-inflamatuar ve aynı zamanda (obeziteye karşı tedavi durumlarında) iştah azaltıcıdır. İyi bir koroner koruyucudur ve yaşlanma etkilerini yavaşlatabilir. Yalancı iğde bol miktarda C, A, B1, B2 vitaminleri içerir, ayrıca e, B6, B9, E, K, P, F, vitaminleri, mikro fosforik, kalsiyum, magnezyum, potasyum, demir, ve sodyum barındırmaktadır. Krem ve losyonları Cilt bakımı için faydalıdır.  Yalancı iğde, karaciğer hücre arındırma ve iyileştirilmesi, karaciğer rahatsızlıklarını tedavi etmede etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Bu proteinler ve içerdiği karoten kanseri önlemede etkilidir. Ayrıca narkotik etkiler ile rahatlatıcı bir his verir.

Tedavi
Mide ve duodenum ülseri, alerji, ishal, kurdeşen, romatizma, nöro-endokrinolojik rahatsızlıklar, yalancı iğde dikeni yağı kullanılarak tedavi edilebilir. Ayrıca, alkol bağımlılığı, anemi, halsizlik ve strese karşı kullanılabilir. Oftalmolojik rahatsızlıklar, hipertansiyon ve diş eti iltihabı tedavisinde etkilidir. Yalancı iğde dikeni, diğer tıbbi bitkilerle karıştırılmak mükemmel bir tedavi yöntemidir. İlaç laboratuarlarında işlenen yalancı iğde dikenleri ile elde edilen ürünler depresyon, Parkinson hastalıkları, tümörler, adenom ve lösemi hastalıklarının tedavisinde kullanılmıştır.

Termal ve kimyasal yanıklar, mantar hastalığı ve bulaşıcı egzema yalancı iğde dikeni yağı içeren ürünler yardımı ile tedavi edilir. Olumlu etkileri ile sedef hastalığının tedavisinde, soğuk algınlığı veya grip vakalarında ise göhsü yumşatmak için kullanılır.

Hazırlanışı
Yalancı İğde Meyve Yağı
Yalancı iğdenin taze meyveleri 150g meyve ve 150ml ayçiçek yağı 3 hafta boyunca oda sıcaklığında tutulur. Bundan sonra, tohum ezilir ve bir kez daha aynı oranda yağa yerleştirilir, sıcak bir yerde tutulur, iki gün sonra yüzeyindeki yağ alınarak başka kase içine taşınır. Bu yağ üç haftalık bir süre içinde günde üç kere 30 damla lokal yüzeylerde kullanılır. yarım litre Meyve yağı, bal ile karıştırılır ve yarım litre su ile meyve şurubu elde edilir. Homojenizasyon sonrası şurup buzdolabında saklanır. Bu şurup günde 4-6 tatlı kaşık olmak üzere olarak kullanılır.

Yalancı İğde Dikeni Yağı
Ayçicek yağı içinde 500gr iğde dikeninin üzerine bal dökülür ve ezilir, Bu karışım soğuk algınlığı, grip ve vücudun dirençli tutmak için her gün bir kaşık kadar alınır.

Yalancı İğde Dikeni Tentürü
yedi kaşık iğde dikeni bir şişeye konur ve 70 - 80 derece kadar ısıtılır, 250ml alkol üzerine dökülür, 15 gün boyunca yumuşamaya bırakılır, karıştırılarak ince bir elekten geçirilir. Bu tentür etkili bir dezenfektandır.

Alternatif Tedavi, Şifalı Bitki, Şifalı Bitkiler, Cilt Bakımı, Yaşlanma Etkileri
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız