Pages

Subscribe:

2.21.2012

Yağ Yakımını Hızlandıran Yiyecekler?

Yağ Yakımını Hızlandıran Yiyecekler?
yag yakimini hizlandiran yiyecekler
Bazı yiyecekler metabolizmayı hızlandırırken yağ yakımını da tetiklemektedir.  Kilo vermek bazı kişiler için  gerçekten zor olabilmekte bu nedenle diyetlerine uygun miktarlarda belirli yiyecekleri ekleyerek bunu hızlandırmak mümkün.

Yağsız et Protein sindirimi daha geç tamamlandığından zayıflama diyetlerinde yağsız et tüketimi kalori yakımını %5 daha fazla artıracaktır. Ayrıca proteinler yağ ve karbonhidratlara göre daha fazla tokluk hissini artırmakta. Derisi alınmış tavuk, hindi, balık, dana eti kızartılmadan haşlama veya ızgara tercih edilebilir.

Light süt ve süt ürünleri
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki günde 1000-1300mg kalsiyum tüketimi kilo kaybını 2 kat  daha fazla artırmaktadır. Kalsiyumun yağ hücrelerini hacmen azaltıcı etkisi olduğu araştırmalarca desteklenmektedir. Light yoğurt, süt ve peynirleri tercih edin.

Tam buğday unu ve yulaf
Yüksek oranda lif içermesi ve düşük glisemik indekse sahip olması nedeniyle beyaz unlu mamuller yerine tam buğday unuyla yapılmış ürünleri tüketmek sizi daha fazla tok hissettirecektir. Böylelikle kan şekerinizi daha regüle olacak ve kendinizi daha tok hissedeceksiniz

Narenciye ve ahududu, böğürtlen
Bu meyveler özellikle C vitamininden ve flavonlardan zengindirler. Flavonlar ise metabolizmayı ve yağ yakımını hızlandırmaktadır. Özellikle spor öncesi tüketilen C vitamininden zengin meyveler yağ yakımını %30 artırmaktadır.

Yeşil çay
En fazla yeşil çayda bulunan kateşin adlı antioksidan maddenin kilo kaybını hızlandırdığı ve özellikle karın bölgesindeki yağlanmayı azalttığı, metabolizmayı hızlandırdığı araştırmalarca desteklenmekte. Günde 2-3 fincan yeşil çayı mümkünse limonlu içmeye çalışın.

Kurubaklagiller
Kuru fasulye, nohut, yeşil mercimek, soya fasulyesi, bakla, barbunya bitkisel protein içeren ve demirden zengin besinlerdir. Protein olarak etle kıyaslandığında yağ miktarı daha az ve kan şekerini yükseltme etkisi daha düşüktür. Soya ayrıca kolin denilen bir enzimden de zengindir, kolin karaciğerden yağ atımını hızlandırmaktadır.

Yağlı balıklar, fındık, badem, keten tohumu
Yağlı balıklar ve yağlı tohumlar yağ yakımını hızlandıran esansiyel yağ asitlerinden zengindir. Her gün tüketilen 10-15 adet fındık, badem, ceviz, 1 yemek kaşığı kadar salata, çorba, yemek veya yoğurdunuza katabileceğiniz keten tohumu ve haftada en az 2 kez tüketilen balık sağlıklı bir zayıflama programı ile beraber kilo kaybını hızlandırmaktadır. Balığın özellikle kadınlarda leptin seviyesini dengelediği de bilinmektedir. Leptin, iştahı baskılayan, insulin salınımını etkileyen bir hormondur.

Tarçın
Günde tüketilen yarım çay kaşığı kadar tarçının en başta şekeri dengelediği artık bilinmekte, bunun yanı sıra tarçın tükettiğiniz yiyeceklerin yağa dönüşümünü de azaltmaktadır. Tarçını tek başına tüketmek biraz zor olabilir, günlük tüketmeniz gereken süt veya yoğurt içerisine katarak daha rahat tüketebilirsiniz.

Acı biber
Acı biber içerisinde bulunan kapsaisin adlı madde metabolizmayı %23 hızlandırmaktadır. Günlük aynı kaloriyi alıp ama yemeklerine acı biber ilave edenlerin etmeyenlere göre daha hızlı kilo verdiği yapılan araştırmalarca da desteklenmekte.

Köri ve hardal
Hardal ve köri yağın depolanmasını azaltıp, kan şekerini dengelemektedir. Salata veya sandviçlerinize yağ yerine ilave edebilirsiniz.

Zencefil ve sarımsak
Zencefil ve sarımsak vücutta vazodilatör olarak etki gösterir yani damarları genişletip vücut ısısını artırmaktadır. Böylelikle metabolizmayı da %20 civarında hızlandırabilmektedir.


Sağlıklı Beslenin, Sağlıklı Yaşayın..

Dyt.Özlem Sert Aydın

Stresli misiniz? Bunları yiyin..

Stresli misiniz? Bunları yiyin..
kis yemekleri
Çevremizde bizlere stres yaratan o kadar çok faktör var ki hepsiyle başa çıkmak bazen zorlayıcı olabiliyor. Kimi ise bu durumdan bir kaçış yolu olarak abur cubura yöneliyor; yağlı, şekerli, tuzlu yiyecekler, hamurişleri, alkol.. tüketip sonrasında belki daha da strese giriyor.
Bu yiyecekler kısa süreli mutluluk hormonunu salgılatıp kendimizi daha rahat hissetmemizi sağlıyor ama daha sağlıklı seçenekler de tüketme şansımız var elbette.

*Sivri biber; C vitamini içeriği yüksek olması nedeniyle tüketmeye çalışmamız gereken bir besin hatta C vitamini neredeyse portakaldan bile daha fazla.

*Yabanmersini; C vitamininin yanı sıra bağışıklık sistemini koruyan antioksidanlardan da zengin bir meyve. C vitamini stresle savaşan birincil besin öğesidir, kan basıncını düşürmektedir.  Her öğününüzde C vitamininden zengin bir yiyecek illaki tüketmeye çalışın.

*Avakado; kalbi koruyan esansiyel yağ asitlerinden zengin bir yiyecek, ayrıca muzla eşdeğer seviyede de potasyum içermekte. Potasyum kan basıncını ayarlayan ve dolayısıyla stresi azaltan bir mineral.

*Ispanak; magnezyumdan zengin bir sebze, magnezyum ise mutluluk hormonunun salgılanmasını artırmaktadır. Badem, kakao ve kabak çekirdeği de magnezyumdan zengin besinlerdir. Böylelikle stresli anlarda magnezyum içeren bir yiyecek kurtarıcınız olacaktır.

*Balık; Omega-3 değeri yüksek bir besin olan balık ki özellikle yağlı balıklardan hamsi ve somon sinir sistemini onaran mucizevi besinlerdir. Haftada en az 2 kez tüketilmesi gerekmekte.

*Hindi; Seratonin salgısını tetikleyen ve triptofan adlı proteinden zengin olan hindide tüketilmesi gereken besinler arasındadır.

*Ihlamur çayı adrenalin seviyesini azalttığından sıcak veya ılık ara öğünlerde tüketilebilir.

*Fındık B vitamini ve magnezyum mineralinden zengin bir kuruyemiş türüdür. Serotonin salgılanmasını artırarak daha mutlu hissetmenizi sağlayacak.


Sağlıklı Beslenin, Sağlıklı Yaşayın..

Dyt.Özlem Sert Aydın

Tükettiğimiz Yiyecekler Gerçekten Besleyici mi?

Tükettiğimiz Yiyecekler Gerçekten Besleyici mi?
besleyici yiyecekler meyve salatası
Sağlıklı beslenmek için bütün besinlerden yeteri ölçüde tüketmemiz gerekmekte ama bu besinler eğer taze değilse sağlığımızdan da olabiliriz. Satın aldığımız yiyecekleri son kullanım tarihi geçmeden tüketmek ayrıca sebze ve meyve alırken taze olmalarına dikkat etmemiz önemli.

Domates
Konserve domates, ketçup  veya salçanın buzdolabında saklansa dahi 3 ayda likopen değeri %50 azalmaktadır. Likopen birçok kanser türüyle ve kalp hastalıklarına karşı koruyucu etkisi vardır.

Patates
Uygun saklama koşullarına rağmen 8 ayda patateste %40 oranında C vitamini eksilmektedir. Patatesi marketten belki haftalık olarak almaktayız ama marketteki raflara gelmesi ayları bulabilmekte.

Zeytinyağı
Üretiminden 6 ay sonra antioksidan değeri %40 azalmaktadır, tüketim süreci 2 yılı bulan yağlarda bulunabilmekte. Mümkün olduğu kadar ısıdan, ışıktan ve hava ile temastan korumalıyız ve eğer tüketim sıklığımız az ise küçük şişelerde olanları tercih etmeliyiz.

Reçeller
Özellikle çilek, vişne, böğürtlen, ahududu reçellerinde oda sıcaklığında 2 aydan fazla beklediğinde antosiyanin değeri ortalama %15-20 azalmakta. Antosiyaninler de antioksidan özelliğe sahiptirler; hücre yaşlanmasını önleyici dolayısıyla kanser, kalp hastalıklarına karşı koruyucu özelliği bulunmaktadır. Reçelleri buzdolabında saklamak koruyucu bir yöntem olacaktır.

Yeşil çay 
Yeşil çaydaki en etkili antioksidan kateşindir ve özellikle kanser riskini azalttığı bilinmektedir. 6 aylık raf ömründen sonra antioksidan değeri yaklaşık %32 azalmaktadır, özellikle oksijenle temastan ve ışıktan etkilenmektedir.

Baharatlar
Yapılan çalışmalara göre kırmızı biberde hasattan 9 ay sonra kapsaisin değeri düşmekte. Kapsaisin, kanser başta olmak üzere birçok hastalıkta koruyucu etkisi olabilmekte, zayıflama diyeti uygulayanlarda da metabolizmayı hızlandırıcı etkisinden dolayı kilo kaybını hızlandırabilmektedir.


Sağlıklı Beslenin, Sağlıklı Yaşayın..

Dyt.Özlem Sert Aydın

2.19.2012

Advanced SystemCare Free


Lisans:Ücretsiz
Boyut:28.8 MB
Dil:Türkçe
Kısıtlama:Yok
Üretici:IObit
Güncelleme Tarihi:10-01-2012
İşletim Sistemi:Windows 2000/2003/XP/Vista

Özet: Bilgisayarınız için artık yavaşlama, donma ve çökme sorunları bitti. Windows'unuzu 1 tıklamayla tamir edin ve koruyun.
Bilgisayarınız için artık yavaşlama, donma ve çökme sorunları bitti. Windows'unuzu 1 tıklamayla tamir edin ve koruyun. Advanced SystemCare (eski adıyla Advanced WindowsCare Personal), diğer araçlar gibi sadece kayıt defteri temizliği yapmaz. Sisteminizi doğrudan inceler ve sorun çıkaran engellerin tamamını düzeltir. Novel sistem teknolojisi sayesinde Advanced SystemCare, bilgisayarınızın daha hızlı, daha istikrarlı olmasını sağlar.
Faydaları :
Sadece 1 klik
  • Tüm işi 1 klikle bitirir.

  • Sisteminizi, 1 dakikada tarar ve problemleri düzeltir.
    PC'niz için 360° koruma

  • Güncel tanımlamalarla, bilgisayarınızı casus yazılımlara ve reklam yazılımlarına karşı tarar ve saptadıklarını siler.

  • Casus yazılımların, kötü web site içeriklerinin bilgisayarınıza yüklenmesini engeller.

  • Bilgisayarınızda yaptığınız tüm aktivitelerin günlüklerini siler.
    Bilgisayarınızı %100 tamir eder ve korur

  • Geçersiz kayıt defteri girişlerini tarar ve düzeltir.

  • Hatalı otomatik başlangıç nesnelerini saptar ve devredışı bırakır.

  • Sistem konfigürasyonunu tamir eder, sistemin geç açılmasını ve sistem çökmelerini engeller.
    PC performansını 3 kata kadar çıkarır

  • Windows'un kullanmadığı gereksiz dosyaları tarar ve siler.

  • Windows'u optimize ederek, internet hızını arttırır ve Windows'un gücünü kaybetmesini önler.
    Yenilikler
    + Yeni bir kayıt defteri düzenleyicisi eklendi.
    + Kullanıcı arabirimi güçlendirildi.
    + Dil paketi güçlendirildi.
    * Windows Vista'daki GUI hataları giderildi.
    * Genel hatalar giderildi.
    Editörün Notu : Advanced SystemCare Personal, birçok Windows optimizasyon aracını barındırmasının yanı sıra ücretsiz ve kolay kullanımı ile dikkat çekiyor. Windows'un tüm sorunlarını çözüyor. Doğabilecek sorunlara karşı yaptığı her işlemden önce, sistemde çok az yer kaplayan bir yedek alıyor. Programın eksi özellikleri ise, sistem problemlerinin açıklaması tatmin edici değil ve yardım dosyasının geniş olduğunu da söyleyemeyiz. Sonuç olarak, sisteminiz çok yavaşlamışsa ve Windows'u yeniden kurmayı düşünüyorsanız, önce bu ücretsiz programı denemenizi tavsiye ediyoruz.

  • Neden Kilo Alıyoruz?

    Neden Kilo Alıyoruz?
    neden kilo aliyoruz
    İhtiyacımızdan daha fazla yemek yediğimizde daha fazla kalori almış oluyor ve böylelikle vücut yağ kitlesi de artıyor, diye biliyoruz ama aslında önemli olan yediğimiz yiyeceğin miktarından çok içeriği ve vücudumuzda uğrayacağı kimyasal süreci.

    Karbonhidrat ağırlıklı beslenme sindirim sisteminin daha yavaş çalışmasına ve hormon düzensizliğine neden olup kilo artışını etkilemektedir. Ayrıca karbonhidrat ağırlıklı beslenme kan şekerini hızlı yükseltip hızlı düşüreceğinden kan şekerindeki düzensizlik hem daha fazla yemeğe hem de tokluk hissinin azalmasına neden olacaktır. Basit karbonhidratlı yiyecekleri azaltıp (şeker ve şekerli yiyecekler), yağlı yiyeceklerden ve alkol ve kafeinli içeceklerden uzak durup, bunların yerine sağlıklı besinleri tercih ettiğimizde vücut kimyasını koruyacak, hem kilo verecek hem de kilo ile tetiklenen hastalıklardan da korunacaktır.

    Kafein, Seker ve Alkol'e dikkat!
    Kafein içeren içecekler adrenal bezleri uyararak kortizol hormonu salınımını artırmaktadır, buda kişiyi daha çok strese sokmakta. Ayrıca alkol tüketimi de ostrojen sentezini artırabilmekte. Buda kiside kilo almaya tetikleyen en onemli unsurlar.
    Şeker ve şekerli yiyecekler size kilo aldırmakta ayrıca yaşlandırmakta, bağışıklık sisteminizi baskılamakta ve kanser hücrelerini tetiklemektedir. Kanser hücreleri şekeri çok sevmekteler.

    Yetersiz Uyku..
    Günde 7 saatten az uyuyan kişilerin daha fazla kilo alma riskine sahip oldukları araştırmalarca desteklenmektedir. Uyku esnasında salgılanan büyüme hormonu yağ yakımına da destek olmaktadır.

    Hareketsizlik
    Tek başına elbette kilo almaya neden değil ama hem düzensiz besleniyor hem de hareketsiz bir yaşamınız varsa kilo almamanız için de bir neden yok. Hergün iş, okul, alışverişe giderken ayıracağınız bir 30 dakika hem kilo vermenize hem de sağlıklı yaşamanıza destek olacaktır.

    Peki Nasıl Beslenelim?
    Yağsız et, sebze ve yeteri ölçüde meyve, tam tahıllı ekmek ve unlu mamuller, uygun miktarda kuruyemiş, ağırlıklı olarak zeytinyağlı beslenme, düzenli su tüketimi ve herşeyi mevsiminde tüketmeye özen göstermeliyiz.
    • 5 porsiyon sebze
    • 3 porsiyon meyve
    • 3 porsiyon süt-yoğurt
    • 3 porsiyon et,tavuk,balık,yumurta,kurubaklagil
    • 5-6 porsiyon tam tahıllı unlu mamuller
    • 2-2,5 lt su.... günlük olarak tüketmemiz gereken besinler.


    Sağlıklı Beslenin, Sağlıklı Yaşayın..

    Dyt.Özlem Sert Aydın

    Az az ve sık sık beslenme gerçekten etkili mi?

    Az az ve sık sık beslenme gerçekten etkili mi?
    kis yemekleri
    Günde 3 öğün beslenme açlık hissinden dolayı herkesin uyguladığı bir yaşam tarzı artık. Ama biz diyetisyenlerin sağlıklı beslenmek ve kilo vermek için sürekli vurguladığımız 3 ana ve 3 ara öğün beslenme yapılan birçok araştırmalarca da desteklenmekte.
    Günde sadece 3-4 öğün veya daha az sıklıkta beslenenlerde düzensiz kan şekeri salgılanması, daha fazla açlık hissi ve kilo problemi görülmekte. Beraberinde de birçok hastalılar da tetiklenmektedir. Bütün besinlerden ihtiyacımız ölçüsünde ve uygun sıklıkta beslenmek elbette en doğru yöntem.

    Açlık hissi azalacak: Zayıflama diyeti uygulayanlarda sıklıkla öğün atlanıyorsa açlık hissinin oluşması kaçınılmazdır. Ana öğünler arasında kan şekeri düşmektedir ve  ara öğün tüketimi kan şekerini dengelemekte, öğünlerde daha fazla yeme isteğini baskılamakta ve vücut kimyası da düzene girmektedir. Yani açlık hissinizin oluşmaması için günlük almanız gereken kaloriyi gün içine dağıtmanız gerekmektedir.

    Metabolizma hızlanacak: Metabolizması yavaş çalışan kişilerin beslenme alışkanlıklarına baktığımızda gün içerisindeki öğünler arasında uzun süreçlerin olduğunu görüyoruz. Ana ve ara öğünler arasında 3 saatten fazla bir süre olması hem kilo kaybınıazaltacak hem de metabolizmayı yavaşlatacaktır. Metabolizmanın yavaşlaması ise az yeseniz bile zor kilo vereceksiniz anlamına gelmekte.

    Size uygun bir beslenme programı için: Az az ve sık sık beslenme asla kalorisi yüksek olan yiyecekleri gün içerisine dağıtarak ama daha az tüketmek olmamalı. Elbette sevdiğiniz yiyecekleri tercih etmek isteyeceksiniz ama size uygun olmayan bir beslenme programı az veya sık beslenseniz de sonrasında problemler yaşatacaktır. Bu nedenle yaşınıza, vücut analizinize, cinsiyetinize hatta yaşam tarzınıza uygun bir program uygulamanız gerekmektedir.

    Sadece dışarıda veya seyahatte olduğunuzda günde 3 ana 3 ara öğün tüketmek sizi biraz zorlayabilir. Bu durumda yanınızda taşıyabileceğiniz sağlıklı ara öğün seçenekleri hayat kurtarıcı olacaktır. Örneğin; taze veya kurutulmuş meyve, bisküvi, kuruyemiş, ayran, süt, küçük sandviçler..

    Sağlıklı bir yaşam için sağlıklı bir beslenme programı uygulamalısınız ama sağlıklı beslenmenin en önemli faktörü ise az az ve sık sık beslenmedir. Böylelikle gün boyu ne yediğinizi kontrol edecek ve kilonuzu da kontrol altına alacaksınız.

    Sağlıklı Beslenin, Sağlıklı Yaşayın..

    Dyt.Özlem Sert Aydın

    2.17.2012

    Eşsiz Bir Meyve.. Avakado

    Eşsiz Bir Meyve.. Avakado
    kis yemekleri
    Avakado pek de alışkın olmadığımız bir meyve ama artık çoğu yemeklerin içerisinde yer almaya başladı. Meyveler birçok vitamin ve mineralleri içermektedir ama hepsinde her besin öğesi de olmayabilir. Ama avakado birçok besin öğesini içeren mucizevi bir meyvedir.
    *Kalp sağlığı için faydalı olan tekli doymamış yağ asitlerinden zengindir. Bu nedenle LDL yani kötü kolesterol seviyesini düşürücü,  HDL yani iyi kolesterol seviyesini artırıcı etkisi vardır.
    *Tansiyonu dengeleyici özelliği bulunmaktadır. Kan basıncını dengeleyen potasyumdan zengindir.
    *Göz sağlığı için faydalı olan beta-karoten, lutein ve zeaksantin içerir.
    * Avakado C, B, E, K vitaminlerini diğer meyvelere göre yüksek oranda içerir.
    *Seratonin yani mutluluk hormonu sentezlenmesine yardımcıdır.
    *Lif içeriğinin yüksek olması nedeniyle hem kilo kontrolü için hem de kabızlık problemi olanlar için faydalıdır. Yağ içermesi tokluk hissinin de artmasına yardımcıdır.
    *Bağışıklık sistemini güçlendirici özelliği vardır.
    *Demirden zengin olması nedeniyle demir eksikliği tedavisinde yardımcıdır.

    *Olgun ve iri olanları tercih etmeli, ham ise olgunlaşması için kese kağıdına koyup muz veya elma ile birlikte oda ısısında bekletilmelidir.
    *Avakadoyu salatalarınıza, soslu yemeklerinize hatta makarnanıza da ilave edebilirsiniz.

    Sağlıklı Beslenin, Sağlıklı Yaşayın..

    Dyt.Özlem Sert Aydın

    LC Diyeti ile Yaz Bitmeden Kilo Verin

    LC Diyeti ile Yaz Bitmeden Kilo Verin
    kis yemekleri
    LC diyeti nedir?
    LC diyeti karbonhidrat oranı düşürülmüş, karbonhidratlı yiyeceklerin kontrollü bir şekilde tüketildiği bir beslenme programıdır. Popüler birçok diyet gibi katı kuralları yoktur ama karbonhidrat oranı yüksek yiyecekleri limitli yemelisiniz.
    Dikkat edilmesi gereken yiyecekler neler?
    LC diyetinde sakıncalı beyaz besinlere dikkat edilmelidir; sofra şekeri, beyaz un, nişasta, beyaz pirinç, patates.

    LC diyetinin faydaları
    LC diyeti uygulayanlarda kilo kaybının yanı sıra, metabolizmada artış, daha az tatlı yeme isteği, konsantrasyonda artış, kolesterol problemi olanlarda trigliserit seviyesinde düşme, şeker hastalarında veya insülin direnci olan kişilerde düzenli salgılanan kan şekeri, tansiyon hastalarında kan basıncında düzelme, HDL-iyi huylu kolesterolde yükselme, fiziksel aktivite ile beraber kas artışı görülebilmektedir.
    Diğer diyetlerden farkı nedir?
    Birçok diyet programı günlük alınan kaloriyi azaltma odaklıdır, ama LC diyetinde sadece sakıncalı besinleri daha az zararlı besinlerle yer değiştiriyorsunuz. Eğer tüketim miktarınızda değişim oluşursa elbette günlük aldığınız kaloride de azalma olacaktır. Burada önemli olan total kalori değil kan glikoz seviyesinin hızlı yükselmemesi ve dalgalanmalar yaşanmamasıdır.
    Nereden başlamalı?
    Her gün tükettiğiniz yiyecekleri gözden geçirin yada birkaç günlük besin tüketim kaydı oluşturun. Ne sıklıkta ve ne miktarda bu sakıncalı yiyeceklerden tüketiyorsunuz tespit edin. Ve işe bu yiyeceklerin miktarlarını azaltarak hatta bir süre tüketmeyerek başlayabilirsiniz. Sonrasında ki değişime sizde şaşıracaksınız. İlk hafta zorlayıcı olabilir, hatta biraz baş ağrısı da yaşayabilirsiniz.

    Sağlıklı pişirme teknikleri öğrenin
    Beyaz un, şeker, beyaz pirinç gün içerisinde tükettiğimiz temel besinler. Yiyecekleri hazırlarken eşdeğerlerini yani beyaz un yerine kepekli un, beyaz pirinç yerine kepekli pirinç veya bulgur, şeker yerine meyve veya tatlandırıcıları kullanabilirsiniz. Ama bu besinler her zamanki yaptığınız yemeklerin pişme sürelerini ve tatlarını biraz değiştirebilir. Kepekli pirinç zor pişen bir besindir, önceden suda bekletebilirsiniz, kepekli unla kek yapacaksanız biraz daha fazla süt ilave edebilirsiniz, yada canınız muhallebi çekti muhallebiyi pişirdikten sonra tatlandırıcıyı ilave edebilirsiniz.
    **LC diyeti  herhangi bir sağlık problemi olanlarda tedavi amaçlı uygulanmamalıdır.


    Sağlıklı Beslenin, Sağlıklı Yaşayın..

    Dyt.Özlem Sert Aydın

    Metabolizmanız yavaş mı çalışıyor?

    Metabolizmanız yavaş mı çalışıyor?
    metabolizma yavas yada hızlı
    Metabolizma, vücudun temel ihtiyaçlarının devamı için bir günde gerekli olan enerji değeridir. Ölçümü vücut analizi cihazı ile ölçülmektedir ve değeri cinsiyete, yaşa, kas-kemik yapısına, yapılan fiziksel aktiviteye göre değişmektedir. Erkeklerde metabolizma hızı kadınlara göre %10-15 daha hızlıdır.
    Metabolizma sürekli çalışır haldedir, siz yürürken, çalışırken, yemek yerken hatta uyurken bile çalışmakta, kalori harcanmaktadır. İri yapılı kişilerin daha hızlı metabolizmaya sahip olmaları da kas yapılarından kaynaklıdır. Kaslar daha fazla kalori harcamaktadır.

    Zor kilo verenlerin vücut analizlerine baktığımızda daha düşük bir metabolizmaya sahip olduklarını görüyoruz. Metabolizma hızı ne kadar yüksekse kilolu olma ihtimaliniz de sizinle aynı kaloriyi alanlara göre daha düşüktür. Kilo probleminiz varsa sağlıklı bir beslenmeyle beraber metabolizma hızınızı da yükseltmelisiniz.

    Metabolizmayı artırmak için;
    *Düzenli beslenme alışkanlığı edinilmeli, az ve sık beslenme tercih edilmelidir.
    *Asla öğün atlanmamalı, öğün atlamak metabolizmayı yavaşlatmaktadır.
    *Kas dokusu artırılmalı her gün en az yarım saat yürüyüş yapılmalıdır.
    *İhtiyacınız ölçüsünde proteinden yeterli beslenilmeli.
    *Kahvaltı alışkanlığı edinmek çok önemli, böylelikle güne hızlanmış bir metabolizmayla başlayacaksınız.
    *Günde 7-8 saat uyumaya çalışın, uykusuzluk kortizol hormonunu etkilemekte ve metabolizmayı yavaşlatmaktadır.
    *Gün içerisine dağıtarak günde 2-2,5 lt su içmelisiniz.
    *Liften yeterli beslenmeli, her öğünde sebzelere ara öğünlerde ise meyvelere yer vermelisiniz. Lifli yiyecekler sindirim sitemini çalıştıracağından kabızlığı da önlemektedir. Kabızlık ta metabolizmanın yavaşlamasına bir neden.
    *Düzenli hormon tetkiklerinizi yaptırmalısınız, özellikle troid hormonu düzensizliği metabolizmanın yavaş çalışmasına neden olmakta.


    Sağlıklı Beslenin, Sağlıklı Yaşayın..

    Dyt.Özlem Sert Aydın

    Yaz Aylarında Diyet

    Yaz Aylarında Diyet
    yaz aylarında diyetHavaların ısınmaya başlamasıyla birlikte birçok kişi kış aylarında alınan kiloları vermek için zayıflama diyetlerine başlar. Peki bu süreçte nelere dikkatetmeliyiz...
    Yaz mevsimi geldiğine çoğu kişi psikolojik olarak kışın alınan kiloları verme telaşına düşüp, ya dergi, gazete ya da internet sitelerinde bulunan mucize olarak adlandırılan şok diyetleri uygulamaya başlar. Evet çoğu kişide birkaç kilo gider  ama giden su veya proteinden yetersiz bir programsa kas kaybı olacaktır ve kişi kilo verdiğini sanır. Sonrasında fazlasıyla kiloları geri alma riski vardır. Bununla beraber mucize diyet adı altındaki diyetlerin kalori toplamı da çok düşük olduğu için kişide bir süre sonra metabolik direnç görülebilir.

    Yani kişi sonrasında ne kadar diyet yaparsa yapsın eskisine nazaran daha az kilo verecektir çünkü vücut daha az kalori harcayacaktır. Bu da yaz mevsiminde bilinçsizce yapılan zayıflama diyetlerinin ardından kilo alınacağı anlamına gelmektedir.

    Bu nedenle kişi kendi vücut yapısına, yaşına hatta kan bulgularına uygun, diyetisyen tarafından hazırlanan bir zayıflama programını uygulamalı, amacı kısa süreli kilo kaybı değil bir yaşam şekli olmalıdır.
    Yaz aylarında uygulanacak en ideal beslenme şekli Akdeniz tarzı beslenmedir. Her öğünde mevsim sebzeleri salata yada yemek olarak tüketilmelidir. Sebzeleri az yağlı veya ızgara sebze olarak tercih edebiliriz. Ara öğünlerde de yine mevsim meyveleri tercih edilmelidir. Bol miktarda sebze ve ihtiyacınız ölçüsünde meyve tüketin.
    Haftada bir kez kırmızı et, en az iki kez balık, ağırlıklı olarak beyaz et tüketin. Et tercihlerinizi de ızgara veya fırında pişirme yöntemleriyle az yağlı olarak tercih edin.
    Haftada iki kez kurubaklagiller; barbunya,nohut,yeşil mercimek,kuru fasulye, iki-üç kez yumurta ve her gün iki kase kadar yoğurt veya süt ve 10-15 adet fındık, badem veya ceviz tüketmeliyiz.
    Havaların ısınması ile vücut yüzey ısımızın artmasıyla ve sıvı tüketimine de ihtiyacımız artacaktır, bu nedenle günde en az 1.5-2 lt su içilmelidir. Unutulmamalıdır ki içilen çay, kahve, meyve suyu su yerine geçmemektedir.
    Alkol ve kafeinli içeceklerden mümkün olduğu kadar uzak durulmalı, yerine rahatlatıcı ve bağışıklık sistemini güçlendirici, soğuk olarak da tüketilebilen bitki çaylarından yada soda,ayran ve meyve suyundan destek alınmalıdır. Alkol tercihimizi ise uygun miktarda şaraptan yana kullanmak daha masum bir seçenek olacaktır.
    Glisemik indeksi yüksek besinler (yani bir besinin kan şekerini yükseltme etkisi) hem açlık hissinizi artıracak, hem de kilo vermeyi zorlaştıracaktır. Kilo verme sürecinde beslenmenizde kompleks karbonhidratlara daha fazla yer verin. Beyaz ekmek yerine kepekli, tahıllı ekmek, pirinç pilavı yerine bulgur pilavı veya kısır tercih edin.
     Kızartmalar, aşırı yağlı gıdalar, sakatatlardan uzak durun. Margarin ve tereyağ gibi doymuş yağlardan sakının, sıvı yağlarla yemeklerinizi pişirin. Salatalara ve yemeklere piştikten sonra çok az zeytinyağı ilave etmek de faydalı olacaktır.
    Tatlı olarak sütlü tatlıları tercih edin ama uygun miktarda dikkatli tüketin.
    Tuz tüketiminize dikkat edin aşırı tuzlu yiyecekler yaz mevsiminde ödem miktarını artıracağından yağdan kilo verseniz de total kilonuzu etkileyecektir.
    Yaz aylarında ağır yemekli öğünlerden kaçının ve yemeklerinizi çok geç saatlere bırakmayın, mümkün olduğu kadar fiziksel aktivitenizi artırın ve uyku düzeninize dikkat edin.  5 saatten az 8 saatten fazla uyku metabolizmayı yavaşlatabilmektedir.


    Dyt. Özlem Sert Aydın
    http://www.ozlemsert.com

    2.16.2012

    Yaza formda girmek ve kilomuzu korumak için Gİ diyeti

    Yaza formda girmek ve kilomuzu korumak için Gİ diyeti
    yaza formda girmekZayıflama programi uygularken nasıl bir diyet uyguladığımız önemli. Hem etkili hem de kalıcı bir sonuç için besinlerin biyokimyasal etkilerini iyi bilmek gerekiyor.
    Halen uygulanmakta olan tek tip besine dayalı programlar kilo kaybından ziyade ciddi sağlık problemleri de yaratabilmekte.
    Yaza formda girmek adına sağlığınızdan da olmayın. Kilo verirken biyokimyasal bulgularınızın düzenli olması kilo kaybınızı etkileyen en önemli etken. Zayıflama diyetine başlamadan önce sağlık kontrolünden de geçmeliyiz.
    Günümüzde birçok diyet programı var ve illaki kilo veriyoruz ama malesef verilen kiloların %90'ı geri alınabilmekte. Bu nedenle kalıcı bir sonuç için G.I. (GLİSEMİK iNDEKS) Diyeti en etkili çözüm. Hem kendinizi daha tok ve sağlıklı hissediyorsunuz hemde bütün sevdiğiniz yiyeceklerden mahrum kalmadan zayıflıyorsunuz. Yani yiyerek zayıflıyorusunuz ama burada önemli olan yediğiniz yiyeceğin yanındaki besinler de önemli.
    G.İ.(Glisemik indeks) bir besinin kan şekerinizi yükselteme etkisidir, yüksek Gİ besinleri hızla kana karıştığı için hem tokluk hissiniz oluşmayacak böylelikle daha fazla yeme ihtiyacı hissedeceksiniz hem de yediğiniz yiyeceklerin yağa dönüşümünü de hızlandıracaksınız.  Yani Gİ diyetinin temeli kan şekerinizi hızlı yükseltmeyen yiyeceklere göre ayarlanmakta, bunlar neler; sebze,meyve, kuruyemişler, kurubaklagiller, tam tahilli ürünler, az yağlı süt ve ürünleri ve et,balık.. hem besleyici hemde sağlıklı seçenekler ama bu demek değil ki asla tatlı ve hamur işi yiyemeyeğiz, hayır bu besinleri de uygun bir örüntüde tüketebiliriz.
    Yüksek Gİ besinleri ise;  sofra şekeri, beyaz ekmek, beyaz unlu tatlı, kek, pasta, kurabiye, pirinç, nişastalı besinler olarak sayabiliriz. Mesela yaptığımız bir yemeğe beyaz un ve şeker girdiğinde  Gİ değeri de yükselmekte.
    Bu diyetin en önemli kuralı da asla aç kalmamalısınız, uzun süre aç kalmak  kan şekerinizin düşmesine sonrasında daha fazla yemek yemeğe ve yediğiniz yiyeceklerin de yağa dönüşmesi demek. Burada kendinizi diyabet hastası gibi hissedip sık sık mümkünse 2 saatte bir besleneceğiz.
    Nereden başlayalım;
    1.Sağlıklı beslenme programı oluşturun;
    Bütün besinlerden ihtiyacınız ölçüsünde beslenin, bu nedenle neyi ne kadar ve ne sıklıkla yediğinizin farkında olun.  Bütün besinlerin farkli Gİ değerleri vardır, yaklaşık değerlerini öğrenin. Örneğin; toz şeker 65, bal 58, elma 38, muz 62, kuru üzüm 64, beyaz ekmek 70, çavdar ekmeği 41, pirinç 87, bulgur 48 Gİ değerine sahiptir, 55 ve alti olan besinleri tercih edin.
    Mümkün olduğu kadar hergün aynı zamanlarda yemek yiyin.
    Sağlıklı atıştırmalık yiyecekleri yanınızda bulundurun ki açlık hissiniz oluşmasın.
    Et ve süt ürünleri besleyici olmalarının yanında doymuş yağ oranları da yüksektir, et ürünlerini ızgara, fırın, haşlama, süt ürünlerini ise light tüketmeye çalışın.
    Her öğünde Gİ değeri düşük olan salata veya sebzelerden tüketelim.
    2.Kahvaltıyı atlamayın;
    Evde veya dışarıda kahvaltı ile güne başlayın. Kahvaltı yapan kişilerin gün boyu daha enerjik oldukları ve kan şekerlerinin daha düzenli salgılandığı artık bilinen bir gerçek. Kahvaltı yapmak forma girmek için diyetinizin altın kuralı, yapmadığınızda kilo vermeyi de zorlaştırıyorsunuz.
    3.Öğle ve akşam neler yiyelim;
    Gün ortasında proteinden zengin bir yiyecek tüketmek hem tokluk hissinizin artmasına hemde yağ yakımınızı hızlandırmaya yardımcı olacaktır. Tabi yanında ne yediğiniz de önemli, mevsim salatası en uygun seçenek olacaktır.
    Akşam yemekleri aile ile birlikte geçirilen en önemli zaman dilimi ama malesef en fazla kalori alınan da öğün olmakta. Bu öğünü mümkün olduğu kadar hep aynı saatlerde ve belli bir surede tüketmeliyiz. Kırmızı et yerine balık, tavuk, kurubaklagiller yanında salata veya sebze yemeği ile birlikte pilav makarna yerine kepekli, tahıllı ekmekler daha sağlıklı bir seçenek olacaktır.

    4.Yemek yaparken 5 kurala dikkat edin;
    *Kullandığınız yağ,tuz ve şeker miktarını azaltın.
    *Yemeklere, çorbalara krema kullanmayın veya kullanacaksanız yağ ilave etmeyin.
    *Sebze yemeklerini etsiz veya et ilave ediyorsanız et miktarını azaltın veya soya eti kullanın.
    *Süt yoğurt grubunu light tercih edin böylelikle daha az yağ almış olursunuz.
    *Sağlıklı pişirme teknikleri uygulayın, kızartma asla tüketmeyin.

    5.Arada bir kendinizi şımartın;
    Tatlı, makarna, pilav, pizza veya mantı vazgeçemeyeğimiz ama miktarını ve sıklığını uygun tüketirsek çokda sakınca yaratmayacak yiyecekler. Ama bilinmeli ki her bir porsiyonu size "ekstra" olarak geri dönecek. Bu nedenle hamur işlerini kendinize ödül olarak ve bir öğününüzün yerine haftada 1 maksimum 2 kez verebilirsiniz. Yapmanız gereken beraberinde ve sonrasında süt, yoğurt veya ayran grubundan destek almak ki kan şekeriniz çok hızlı yükselmesin. Eğer canınız tatlı çekiyorsa küçük bir porsiyon alın hatta mümkünse sütlü veya light tatlıları tercih edin. Eğer makarna, pilav, pizza ise kepekli olanları da gayet lezzetli olabilmekte, yok beyaz unlu olanları tercih ediyorsanız yanında bol salata ile tüketin Gİ değeri çok yükselmesin.

    6.Meyveler masum seçenekler değillerdir. Eğer miktarını artırırsanız bilinki vücutta baklava ile aynı etkiyi yapacak, Gİ değerleri yükselecektir. Meyveleri yemekten sonra değil ara öğünlerde ve 1 porsiyon tüketin.

    7.Yaz sıcaklarında serinlemek için asitli içecekler veya meyve suyu yerine maden suyu, ayran, şekersiz veya az şekerli,tatlandırıcılı limonata, buzlu çay tercih edebilirsiniz.

    8.Kilo kaybınız oldukça yeni bir beslenme programına da ihtiyacınız olabilir, diyetisyeninizle görüşüp yeni bir program düzenleyin. Sürekli aynı programı uygulamanız da kilo kaybınızı yavaşlatacaktır


    Dyt. Özlem Sert Aydın
    http://www.ozlemsert.com

    Kilo kaybını hızlandırmak için neler yapmalıyız?

    Kilo kaybını hızlandırmak için neler yapmalıyız?
    kilo kaybini hizlandirmakMetabolizma, vücudun temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için gerekli olan ve bir günde hiçbirşey yapmadan harcadığı enerjidir. Metabolizmamızın çalışabilmesi için enerjiye, enerji için de yiyeceklere ihtiyacımız var. Eğer kilo kaybını hızlandırmak istiyorsak metabolizma hızımızın daha aşağısında beslenmeliyiz. Ama metabolizma hızımız düşükse hızlandırmak içinde birkaç noktaya dikkat etmekte fayda var.
    Kalsiyum ve D vitamini içerikli yiyecekler tüketin
    Gün içerisinde en az 2 öğününüzde kalsiyum ve D vitamini içeren yiyecekler tüketin. Bu 2 besin öğesinin birlikte bulunduğu besin grubu da süt ve türevleri. Kas ve kemik gelişiminin yanı sıra kilo vermeye de yardımcı oluyorlar. Yapılan araştırmalar her gün 3 porsiyon süt  ve süt ürünleri tüketen kişilerin tüketmeyenlere göre daha az kilo aldıkları, daha çabuk kilo verdiklerini gösteriyor. D vitaminin ise kiloyu korumada etkisi olduğu belirtiliyor.
    Bol posa alın
    Günde en az 20 gram posa almaya çalışın. Posalı yiyecekler tokluk hissini artırırken kilo vermeye de destek oluyorlar. Örneğin 1 orta boy elma yiyerek 3.3gr, 12 adet  kiraz yiyerek 1.5gr, 1 orta boy armutla 5.1gr, 100gr. ıspanakla 2.2gr, 100gr. nohutla 6.2 gr posa almış oluyoruz
    Faydalı yağlardan destek alın
    Fındık, avakado, balık, ceviz, ayçiçek yağı, mısırözü yağı, keten tohumu omega-3 ve omega-6 dan zengin besinlerdir. Günde toplamda 4 porsiyon kadar tüketilmesi sağlıklı bir beslenme örüntüsü için gereklidir. Yağlı besinlerin tokluk hissini artırdığı artık bilinen bir gerçek. Yapılan araştırmalar hergün omega-3 den zengin besinler tüketen kişilerin tüketmeyenlere göre açlık hislerinin daha az olduğu ve kilo vermeyi hızlandırdığı yönünde.

    Hergün en az 2lt. su tüketin
    Su tüketimi kilo kaybını üç şekilde sağlamaktadır. Birincisi su yediğimiz yiyeceklerin sindirilmesi için gereklidir, sağlık problemi olmayan ve  2lt.den az su tüketenlerin kilo kaybı daha az olmaktadır. İkincisi ise su eklem hareketlerini kolaylaştırdığı için kilo vermeyi hızlandırır. Üçüncüsü ise fazla ödemin atılmasını sağladığından total kiloyu etkileyecektir.

    Düzenli yeşil çay için
    En çok yeşil çayda bulunan kateşin adı verilen antioksidan maddenin kilo kaybını hızlandırdığı ve özellikle bayanların en büyük problemi olan karın bölgesindeki yağlanmayı azalttığı araştırmalarca desteklenmekte. Ayrıca yeşil çayın metabolizmayı da hızlandırdığı bilinen bir gerçek.  Günde 2-3 fincan yeşil çay tüketmeyi unutmayın. Eğer tansiyon veya mide sorununuz yoksa içerisine ekleyeceğiniz limon suyu da kateşinin etkisini artıracak, böylelikle kilo kaybını da hızlandıracaktır.
    Yemeğe önce salata ile başlayın
    Çok az yağ ilave edilmiş salata ile öğüne başlamak tokluk hissinizi artıracağından diğer yemekleri daha az yemenize neden olacaktır. Böylelikle ekstra kalori alımını da azaltacaktır.
    Yemeklerinizi baharatlandırın
    Acı baharatların metabolizmayı hızlandırması kilo kaybınızı etkileyecektir. Her gün bir tatlı kaşığı kadar tüketilen kırmızı biber metabolizmayı %23 artırmaktadır.



    Dyt. Özlem Sert Aydın
    http://www.ozlemsert.com

    Yorgunluk hissini nasıl yenebiliriz?

    Yorgunluk hissini nasıl yenebiliriz?
    çocuk zeka
    Hayatımızın bazı dönemlerinde nedenini bilmediğimiz yorgunluk hissine kapılabiliriz. Sabahları çok yorgun kalkarız, uyku problemleri yaşarız, konsantrasyon problemleri ve hiçbir şey yapmak istemediğimiz dönemler olabilir.
    Yorgunluk hissimizin elbette patolojik nedenleri olabilir; nörolojik hastalıklar, enfeksiyonlar, diyabet, tiroid, menopoz, dolaşım bozuklukları, kanser hastalıklarında bu etki artmaktadır.
    Bir başka neden ise kişilerin beslenme alışkanlıklarının değişmesi;
    Az sıvı alımı; Su tüketim miktarının azalması hem metabolizmamızın çalışmasını hem de kas gücünü azaltmaktadır. Susuzluk hissinin yok olması su kaybını artırır ve yorgunluğa neden olabilir.
    Yetersiz beslenme; Vücudumuzun birçok besin öğesine ihtiyacı bulunmaktadır. Özellikle enerji metabolizmasını etkileyen B grubu vitaminleri eksikliğinde yorgunluk hissi oluşabilmektedir. Bunun yanı sıra, C, D, E vitaminleri, çinko, selenyum, demir eksikliği de neden olabilmektedir.
    Fazla kilo; Şişmanlık günümüzde birçok hastalığı tetikleyen bir faktör. Kişinin sağlıksız beslenmesi, fiziksel aktivitenin azalması, vücut yağ kitlesinin artmasıyla organların etrafınının yağ bağlaması da yorgunluk hissini artıracaktır.
    Kahvaltı yapmamak; Sabah saatlerinde kan şekerimiz düşer ve yakıt olarak glikoz yani karbonhidrat içerikli bir yiyecek alınmazsa öğleye doğru şeker oranı normalin daha da altına inecektir, bu durum kişide yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu, baş ağrısı, uyku hali yaratır.
    Bol yağlı besinler tüketmek; Sindirim sistemini zorlayan beraberinde yorgunluk hissini artıran aşırı yağlı besinlerin sıklıkla tüketimi etkilemekte; fast-food, kızartmalar, hamur işlerini mümkün olduğu kadar tüketmemek de fayda var.
    Alkol tüketimi; Aç karnına tüketilen veya tok olsak bile beraberinde tatlı yiyeceklerle tüketilen alkollü içecekler sıklığının artmasıyla yorgunluk hissi yaşanabilmekte.


    Dyt. Özlem Sert Aydın
    http://www.ozlemsert.com

    2.14.2012

    Domuz Gribinden korunmak için nasil beslenelim

    Domuz Gribinden korunmak için nasil beslenelim domuz gribi beslenme

    Bir tür solunum yolu hastalığı olan domuz gribinin normal gripten farkı insandan insana hızlı bir şekilde yayılıp yüksek ateş, boğaz, baş ve eklem ağrısı, öksürük, halsizlik, üşüme hatta bazı kişilerde kusma ve ishalle bulgu vermesidir.
    Hastalıktan korunmak için birincil olarak el hijyenine büyük önem verilmelidir, sık sık eller sabunla yıkanmalı ve kalabalık ortamlardan mümkün olduğu kadar uzak durulmalıdır. Bunun dışında vücudumuzun virüslere karşı özellikle domuz gribi virüsü olan H1N1’ e karşı savaşabilmesi için bağışıklık sisteminin de güçlenmesi ve özellikle belli yiyeceklerin sıklıkla tüketmelisi gerekmektedir.

    Sarımsak tüketin: Sarımsak içeriğinde allicin adlı çok güçlü bir antioksidant bulunmakta ve vücudu serbest radikallerden korumaktadır. Sarımsak bağışıklık sistemini güçlendirmenin de en ucuz yollarından biridir.
    Yoğurt veya kefir tüketin: Birçok araştırma probiyotik gıdaların bağışıklık sistemimiz için yararlı olduğunu belirtmektedir. Yoğurt ve kefir bağışıklık sistemini güçlendirerek bir çok hastalığı önleyici etkiye sahiptir.
    Supleman takviyesi alın: Tükettiğimiz besinler günlük vitamin ve mineral ihtiyacımızı karşılamayabilir.  Bu nedenle, bir uzmana danışarak vücudumuz için gerekli takviyeleri alabilirsiniz.
    Yeşil çay tüketin: Polifenollerden zengin olan çay özellikle yeşil çay güçlü bir antioksidanttır. Siyah çayda aynı etkiye sahiptir ama yeşil çay içeriği daha zengindir.

    Narenciye tüketin: Vücudumuz tarafından üretilmeyen ve depolanmayan C vitaminini günlük olarak çeşitli besinlerden almalıyız. Özellikle turunçgillerde bol miktarda,  taze sebzelerde, maydanozda, kabakta, soğanda ve domateste bulunur.
    Yeterli protein alın: Metabolizmamızın ve kas dokumuzun çalışması, dokuların onarımı, bağışıklık sisteminin güçlenmesi için ihtiyacımız ölçüsünde günlük proteinden zengin besinler tüketmeliyiz.
    Çinkodan zengin beslenin: Çinko proteinlerin enerjiye dönüştürülmesi için çok önemlidir, zihinsel fonksiyonlarda, vücudun kendi kendini iyileştirmesi ve yenilemesi gereken durumlarda , bağışıklık sisteminin gelişmesinde, hormonal dengede önemli yere sahiptir. Kuruyemişler, deniz ürünleri, et, karaciğer, süt ve yumurtada bulunur.
    Şekeri azaltın: Çalışmalar fazla tüketilen şekerin bağışıklık sistemini baskıladığını gösteriyor. Mümkün olduğu kadar şeker ve şekerli besinleri azaltmalısınız. Bu hem gripten hem de fazla kilodan korunmada etkili olacaktır.
    Stresten uzak durun: Bağışıklık sisteminin zayıflamasında şekerin etkisi artık bilinen bir gerçek. Grip yanı sıra birçok hastalığında oluşumunu tetikliyor.


    Dyt. Özlem Sert Aydın
    http://www.ozlemsert.com

    Hamilelik Döneminde Beslenme Önerileri

    Hamilelik Döneminde Beslenme Önerileri
    hamilelik doneminde beslenme
    Hamilelerin normalden daha fazla ihtiyaç duyduğu besin öğeleri nelerdir?

    Hamileler günlük tüketilen besin ve besin öğelerine normalden biraz daha fazla ihtiyaç duymaktadırlar. Öncelikle yapılan kan tahlili sonucu ve vücut analiz sonuçlarına göre düzenlenmelidir ama genel olarak ihtiyaç duyulan besin öğeleri;
    *Proteinden zengin; az yağlı süt ve süt ürünleri, yağsız et, tavuk, balık,yumurta.
    *A vitamininden zengin; peynir, yumurta, portakal, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kayısı, domates.
    *B2 vitamininden zengin;  bira mayası, buğday başağı, yeşil sebzeler, havuç, enginar, fındık, yerfıstığı ve mercimek gibi bitkisel besinler.
    *B1 vitamininden zengin; tahıl ürünleri, kepek, bira mayası, sebzeler.
    *Folattan zengin; yeşil yapraklı sebzeler, bakla, yeşil lifli sebzeler, karnıbahar, brokoli ve taneli tahıllar.
    *C vitamininden zengin; taze sebze ve meyveler, kivi, maydanoz, domates, turunçgiller, kuşburnu.
    *Beta karotenden zengin; koyu yeşil ve sarı sebzelerde ve meyveler.
    *Günde ekstra 200-300 kalori almalıdırlar.
    Hamilelerin sakınması ve dikkat etmesi gereken besinler nelerdir?
    *Karaciğer çok fazla A vitamini içerdiğinden ve fazla alınan A vitamininin (günde 3000mcg üzeri) toksik etkisinden ve düşük tehlikesi yaratabileceğinden çok fazla tüketilmemelidir.
    *Doktor tavsiyesi olmadan alınan balık yağı tabletlerinin de aynı şekilde etkisi olabilmektedir.
    *Kahve gibi kafein içeren içeceklerinde tüketimi azaltılmalıdır.
    *Alkol tüketimi bebekte zeka geriliğine neden olabileceği için tüketilmemelidir.
    *Pastörize edilmemiş süt ve süt ürünleri listerya içerebileceğinden tüketilmemelidir.
    *Çiğ yada iyi pişmemiş yumurta salmonella içereceğinden, iyi pişmiş katı yumurta olarak tercih edilmelidir.
    *Sebze ve meyveler iyi yıkanmalı, üzerinde çamur, toz, toprak kalıntıları olmamalıdır.
    *Çok tuzlu yiyeceler hem hipertansiyona neden olabilmekte hemde ödem sorunu yaratmakta, bu nedenle yemekler az tuzlu olarak yenilmelidir.
    Hamile bayanların en çok şikayet ettiği rahatsızlık kabızlık ve gaz problemi, bunları önlemek için neler yapılabilir?
    Özellikle hamileliğin ilk aylarında en çok şikayet edilen konu kabızlıktır. Önlemek için her öğünde posadan zengin yiyecekler;sebze,salata veya sebze çorba, ara öğünlerde barsakları çalıştıran kayısı, erik, incir, armut, kivi gibi meyvelerden tüketmek, günde en az 2 litre su içmek bu sorunu giderecektir. Gaz problemini önlemek için ise yavaş yemek yemek, yemeklerden sonra rezene ve papatya çayından destek almak, fazla rahatsızlık veren yiyecekleri besleme programlarından elimine etmek veya pişirme yöntemini değiştirmek gerekebilir. Örneğin çiğ sebzeler rahatsızlık veriyorsa, pişmiş olarak tüketmek (sebze yemeği veya çorbası olarak), yemekleri tatlandırmak için içerisine kimyon, karabiber ve zencefilden destek alınabilir, kurubaklagilleri en az 8-9 saat suda bekletip gaz yapıcı öğelerin suya geçmesini sağlayarak pişirmek gaz probleminin giderilmesinde etkili olacaktır. Çok fazla asitli içecekler tüketmek, yemek sırasında aşırı su içmek, ayakta yemek yemek te gaz problemini artırır.
    Hamilelikte çok hızlı bir kilo artışı gözlenir ve sonrasında o kiloları vermekte zor olur. Normalde kaç kilo alınmalıdır?
    Günlük 300 kcal fazla alınan kaloriyle gebelik boyunca normal bir gebe ortalama 10 - 12 kg, zayıf bir gebe ise 12-13 kilo alır ama bu rakam kişiden kişiye değişebilmektedir. Doğumla beraber bebegin agırlıgı, plasenta ve su ile alınan kiloların 6-7 kilosu kaybedilir, emziklilik döneminde ise artan metabolizma hızıda alınan kiloların verilmesinde bir destek unsurdur. Doğum sonrasında bebeğinde sağlığı düşünülerek ayda 1-2 kilo verilmesi önerilir.
    Vejeteryan annelerin beslenmelerinde dikkat etmeleri gerekenler nelerdir?
    Hamilelik döneminde bütün besin gruplarına ihtiyaç duyulur ama en fazla gereksinim olan proteindir. Vegan annelerin yumurta, süt, peynir, yoğurt, kurubaklagiller, kuruyemişlerden oluşan dengeli bir beslenme programını uygulamalıdırlar eğer anne yumurta ve süt ürünlerini de tüketmiyorsa doktor kontrolünde bazı vitamin ve minerallerden destek almalıdır. Genellikle veganlarda B12 ve D vitamini, kalsiyum ve demir eksikliği görülmektedir..



    Dyt. Özlem Sert Aydın
    http://www.ozlemsert.com

    Yaz Aylarında Beslenme

    Yaz Aylarında Beslenme
    kis yemekleri
    Yaz aylarında nasıl bir beslenme programı uygulanmalı?
    Yaz mevsiminin kendini hissettirmesiyle birlikte beslenme biçimimizde de değişiklik yapmamızda fayda var.
     Artan hava sıcaklıkları bazı sağlık sorunlarını da beraberinde getirebilmektedir. Bunlardan korunmak için neler yapmalıyız;

    • Yaz aylarında sıvı kaybı çok olur. Günde 2-2,5 lt su için.
    • Bol miktarda sebze ve ihtiyacınız ölçüsünde meyve tüketin.
    • Kızartmalar, aşırı yağlı gıdalar, sakatatlardan uzak durun.
    • Az yağlı yapılmış zeytinyağlı veya ızgara sebzeleri tercih edin.
    • Et tercihlerinizi de ızgara veya fırında pişirme yöntemleriyle az yağlı olarak tercih edin. Ağırlıklı olarak beyaz et tüketin.
    • Margarin ve tereyağ gibi doymuş yağlardan sakının, sıvı yağlarla yemeklerinizi pişirin.
    • Dondurma masum bir tatlı değildir, uygun miktarda dikkatli tüketin.
    • Beyaz ekmek yerine kepekli, tahıllı ekmek tercih edin.
    • Tuz tüketiminize dikkat edin.
    • Abur cubur yerine, yazın bolca bulunan taze sebze ve meyveleri tercih edin.
    • Alkollü ve asitli içeceklerden yaz aylarında sakınmak gerekir. Bunun yerine soda, ayran, su, meyve suyu tüketin.
    • Yaz aylarında ağır yemekli öğünlerden kaçının. Yemeklerinizle beraber lifden zengin sebze veya salatayı illaki tüketin.
    • Yemeklerinizi çok geç saatlere bırakmayın, mümkün olduğu kadar fiziksel aktivitenizi artırın.






    Dyt. Özlem Sert Aydın
    http://www.ozlemsert.com

    2.13.2012

    Çocuklarda İştahsızlık

    Çocuklarda İştahsızlık
    cocuklarda istahsizlik
    Yemeği reddetme ya da seçici davranma özellikle 2 yaş civarında sık rastlanan olumsuz bir yeme davranışıdır.
    Çoğu durumda çocuk iyi besleniyordur. Ancak ailenin beklentisi doğrultusunda yemiyordur. İştahsızlık, çocuğun besini almak istememesi ile ortaya çıkan bir durumdur. Anemi, bağırsak parazitleri, hastalıklar çocukta iştah kaybına neden olabilir.
    Okul öncesi çocuklarda yeme sorunları büyük ölçüde psikolojik nedenlerle ortaya çıkar. Çünkü beslenme bu dönemde, çocuk ve ailesi arasındaki duygu alışverişini belirtmenin en iyi yoludur. Bazı çocuklar dikkat çekmek için beslenmeyi reddedebilirler. Bu durumda yemekten önce çocuğun hoşlanacağı bir şeyler yapmak, örneğin oyun oynamak yararlı olabilir. Çocuk tarafından yiyeceğin reddedilmesi, anne – babaya karşı kullanılan güçlü bir silahtır. Aile ve çocuk arasında yaşanan olumsuz yeme davranışının devam etmesi, bazen anksiyeteye kadar varan sorunlara neden olur.
    Öncelikle çocuğun beslenme durumu değerlendirilmelidir. Bunun için besin tüketimi için aileden 3 günlük ayrıntılı beslenme anemnezi alınır ve günlük tüketilen enerji, protein ve diğer besin öğeleri miktarları hesaplanır.
    Çocuklar genellikle içmeyi, yemeğe tercih ederler ve böylece kolayca doygunluk hissi duyarlar. Bu çocukların ailelerine, yemekten 1 saat önce ve yemek sırasında çocukların sıvı alımını kısıtlamaları önerilir.
    Çocuk biberon kullanıyorsa, biberon bardakta değiştirilmeye çalışılır. Böylece çocuğun sıvı alımı kendiliğinden azalır. Günlük süt miktarı 2 su bardağı ile sınırlıdır.
    Çocuğun besin seçimindeki öncelikleri dikkate alınarak farklı tat, kıvam, renk ve çeşitlilikte besinler sunulur.
    Yemek porsiyonları annenin kendi ölçüsüne göre değil, çocuğun gereksinimine göre ayarlanır.
    Yemek için yeterli zaman verilir. Ancak yarım saatten fazla uzamasına da izin verilmez.
    Bir öğünde verilen besin reddedildiyse, tamamen farklı bir besin denenir. Onun da reddedilmesi halinde, bir sonraki öğüne kadar herhangi bir besin verilmeden beklenir.
    Ara öğünlerin, küçük porsiyonlar şeklinde olmasına dikkat edilir. Aksi halde bir sonraki ana öğünün yenmesi engellenir.
    Herhangi bir nedenle ( özel durumlar dışında) ödül olarak şeker ve tatlı türünden besinlerin verilmemesine özen gösterilir.
    Yiyecekler çocukların kolay yiyebileceği türden hazırlanır. Örneğin, küçük dilimlenmiş havuç, salatalık, küçük şekillenmiş köfte, sigara böreği, karikatürize edilmiş kurabiye, kek vb. besinler çocuklar tarafından kolay tüketilir.
    Çocuklar anlatılanı değil, gördüklerini taklit ederek öğrenirler. Bu nedenle anne – baba ve çocuğun bakımından sorumlu diğer kişilerin olumlu yeme davranışı içinde olmaları gerekir.
    Grup halinde, yaşıtlarıyla yemek yemek yada arkadaşlarının evinde, restoranda, piknikte yemek, çocuklarda, özellikle seçici çocuklarda olumlu yeme davranışının gelişmesine yardımcı olur.
    Geçici olarak bir yiyeceğe düşkünlük veya reddetme okul öncesi dönemde görülen yaygın bir sorundur. Normal gelişimin bir parçası olarak kabul edilen bu durum, çocuğun bağımsızlığının bir ifadesidir. Bu nedenle ailelere, çocuğu yemek konusunda zorlamanın doğru olmadığı, bunun sorunu kötüleştireceği, ancak reddedilen besinin bir süre sonra tekrar denenmesi gerektiği belirtilir.
    Yemek saatlerinin, çocuğun gününün hoş bir bölümü olmasına özen gösterir.
    Öğünlerin düzenli olarak, günün belirli saatlerinde yapılmasına dikkat edilir.





    Dyt. Özlem Sert Aydın
    http://www.ozlemsert.com

    Kolesterol seviyenizi beslenmeyle nasıl düşürebilirsiniz?

    Kolesterol seviyenizi beslenmeyle nasıl düşürebilirsiniz?
    kollestrol dusurme
    Kolesterol yaşamsal fonksiyonlarımız için gerekli yağ yapısında bir maddedir.
    Hem vücudumuzda üretilir hem de beslenmemizle bazı yiyeceklerden alınmaktadır. Kolesterolün kanda taşınabilmesi için karaciğerden salgılan bir proteine (apo B-100) ihtiyacı vardır. İkisi birleşince lipoproteinleri oluştururlar; LDL(düşük yoğunluklu-kötü huylu lipoprotein), HDL(yüksek yoğunluklu-iyi huylu lipoprotein), VLDL(çok düşük yoğunluklu lipoprotein).
    Kan bulgularınızda HDL‘niz düşük, LDL’niz yüksekse kalp hastalıklarına yakalanma riskiniz de o kadar yüksektir.
    Normalde vücudumuzun kolesterole ihtiyacı bulunmakta fakat yüksekliği de sağlığı olumsuz etkilemektedir. Yetersiz ve dengesiz beslenme, hareketsizlik, kilo fazlalığı, sigara ve alkol tüketimi, yaş, genetik faktörler kolesterol seviyesini yükselten nedenlerdendir.
    Kolesterol seviyesinin düşmesi için beslenmemizde bazı değişikliklerin yapılması yaşam kalitemizi de etkileyecektir. Bunun için;
    *Mümkün olduğu kadar az ve sık beslenmeye çalışın.
    *Günde 2-2,5 lt su için.
    *Yemeklerinizi yavaş yemeye çalışın, yavaş yemek tokluk hissinizin de artmasını sağlayacaktır.
    * Hazır gıdalardan tüketmemeye çalışın.
    *Hayvansal iç yağlardan, tereyağı, krema, margarinden uzak durun.
    *Yemeklerinize fındık yağ, ayçiçeği yağ, mısırözü yağını salatalarınıza ise zeytinyağını kullanın. Zeytinyağını asla pişirme işleminde kullanmayın.
    *Sakatat ve şarküteri ürünlerini tüketmeyin.
    *Yiyecekleri kızartma işlemiyle kesinlikle tüketmeyin. Izgara, haşlama, buğulama, fırınlama yöntemiyle pişirme teknikleri uygulayın.
    *Lif oranı yüksek besinleri tercih edin; sebze, meyve, kurubaklagiller, tahıllar..
    *Bütün meyvelerden ara öğünlerinizde 1 porsiyon tüketin ama ağırlıklı olarak turunçgilleri tercih edin.
    *Sebze ve meyveleri mevsiminde tüketin.
    *Sebzeleri kahvaltıda söğüş olarak, öğle ve akşam yemeklerinizde salata veya sebze yemeği olarak tüketin.
    *Ekmek olarak kepekli, çavdar veya tam buğday unundan yapılmış ekmekleri tüketin.
    *Kırmızı eti haftada 1 kez , balığı en az 2 kez tüketin.
    *Yemeklerinizi etli yaparken yağ kullanmayın.
    *Yoğun çorbalar yerine sebze çorbası tercih edin.
    *Süt, yoğurt ve peyniri az yağlı / yağsız tüketin.
    *Alkol ve sigara kullanmayın.
    *Her gün 4-5 adet ceviz veya 8-10 adet badem yiyin. Yoğurt veya salatanızın içine bir yemek kaşığı kadar keten tohumu serpin.
    *Eğer tansiyon probleminiz de varsa yemeklerinizi az tuzlu/tuzsuz tüketin.
    Sağlıklı beslenerek, eğer kilo fazlalığı varsa kilo vererek ve düzenli egzersiz yaparak kolesterolün yükselmesi önlenebilir. Egzersiz HDL(iyi kolesterol) seviyesini artırmaktadır. Ailede kolesterol yüksekliği varsa rutin kontrollerle kan bulgularınızı kontrol ettirmenizde de fayda var. Stres birçok hastalığı tetikleyen bir faktör. Stressiz bir yaşam için elinizden geleni yapın.





    Dyt. Özlem Sert Aydın
    http://www.ozlemsert.com

    Makula Dejenerasyonu ve Beslenme

    Makula Dejenerasyonu ve Beslenme
    makula dejenerasyonu ve beslenme
    Makula Dejenerasyonunu önlemede veya durdurmada hangi besinler tüketilmeli?
    Makula dejenerasyonuna neyin sebep olduğu tam olarak bilinmemekte ama 50 yaş üzeri olmak, sigara tüketimi, genetik yapı, kilo ve şeker düzensizliği maalesef tetiklemektedir. Genetik etkinin yüksek olmasının yanı sıra beslenme alışkanlıklarının değişmesi riski azaltabilmektedir.
    İhtiyacımız ölçüsünde bütün besin gruplarından yeterli düzeyde beslenmek, sebze ağırlıklı, uygun miktarda fındık, badem, ceviz tüketmek ve et olarak da ağırlıklı olarak balık tercih etmek, şekerli ve hamurlu yiyecek tüketimini azaltmak makula dejenerasyonu riskini azaltabilmektedir.
    Amerika’da 4000 kişi üzerinde yapılan bir çalışma sonucuna göre;
    Gözün makula bölümünü güçlendiren C vitamini, E vitamini, Çinko, Lutein, Zeaxantin ve Omega-3 yağ asitlerinden zengin beslenme biçimi dejenerasyonu azaltmaktadır. Fakat göz sağlığı için büyük önem taşıyan ve havuçta da bulunan beta-karotenin ise makula dejenerasyonu riskini azaltmadığı belirtilmektedir.
    Bunların yanı sıra deneklerin düşük glisemik endeksli yani kan şekerini hızlı yükseltmeyen yiyecekler tükettiği, bu nedenle kan şekerlerinin de regüle olduğu bildirilmektedir. Kan şekeri düzensizliği göz sağlığını da negatif etkilemektedir.
    Göz sağlığını koruyan besin öğeleri birçok yiyecekte bulunmaktadır;
    C vitamini; turunçgillerde bol miktarda, ayrıca taze sebzelerde, maydonozda, kabakta, soğanda ve domateste
    E vitamini; tahıl ve kurubaklagiller, kuruyemişler, ıspanak, kabak, lahana, marul gibi yeşil sebzelerde
    Lutein ve Zeaxantin; yumurta, ıspanak, brokoli, bruksel lahanası, sarı renkli meyvelerde
    Çinko; deniz ürünleri, et, karaciğer, fındık, ay çekirdeği, süt ve yumurtada
    Omega-3; yağlı balıklarda, ceviz, badem, soya filizi, kuru fasulye, soya fasulyesi, nohut, keten tohumu ve yeşil yapraklı sebzelerde bulunmaktadır.
    Makula dejenerasyonu gözde görme kaybına neden olabilmektedir. Sağlıksız beslenme şekli, karbonhidrat ağırlıklı beslenme riski artırmaktadır.





    Dyt. Özlem Sert Aydın
    http://www.ozlemsert.com

    Çocuklarda Demir Eksikliği ve Beslenme

    Çocuklarda Demir Eksikliği ve Beslenme
    çocuklarda demir eksikligi
    Demir eksikliği anemisi, genellikle beslenme yetersizliğine bağlı gelişir.
    Bebeklik döneminde ek besinlerin geç başlanması, uygunsuz besin seçimi, demir emilimini engelleyen besinlerin örneğin çayın, fitattan zengin tahılların (köy unundan yapılmış yufka ekmeğin) beslenmede yer alması, inek sütünün erken başlanması ve fazla tüketilmesi (600 ml ve üstünde ) aneminin bu yaş grubunda beslenmeye ilişkin nedenleridir.
    Demir eksikliği anemisinden korunabilmek için:
    · Ek besinlere zamanında başlamak,
    · Uygun besinleri seçmek,
    · Besinlerde çeşitliliğe yer vermek,
    · Süt ve yoğurt miktarını 500 ml, en fazla 600 ml ile sınırlamak,
    · Şekerlemeler, bisküvi, cips gibi besinler ile çay ve hazır meyve sularının tüketimini sınırlamak,
    · Demirin iyi kaynağı olan besinlerin (karaciğer, et, balık) sık tüketmek, haftada 3 – 4 defa yer vermek
    · Yumurta sarısı, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, kuru yemişler, kuru meyveler, pekmez, susam gibi demirden orta derecede zengin olan besinlerin belirli sıklıkta diyette yer almasına özen göstermek,
    · Demirin emilimini arttırmak amacıyla, özellikle yemeklerle birlikte domates, mandalina, portakal türünden bir C vitamini kaynağı tüketmek gerekir.
    Dyt.Özlem Sert Aydin
    www.ozlemsert.com

    2.12.2012

    Bebeklerin İlk Altı Ay Beslenmesi

    Bebeklerin İlk Altı Ay Beslenmesi
    bebeklerde alti ay.5 yaş altındaki çocukların yüzde 25’inde beslenme eksikliği ve yüzde 15’inde de bebek ölümleri görülmektedir. İlk 6 ayda yapılan anne sütü ile beslenme bu ölümleri önemli bir oranda engellemektedir.
    Hastalıkları önlemesi, maliyetinin düşük olması ve atık bırakmaması nedeni ile anne sütü bebekler için en yararlı, ekonomik bir beslenme yöntemidir. Her zaman, temiz ve mikropsuzdur, kolaylıkla sindirilir, ishal, karın ağrısı, kabızlık daha az görülür, bağışıklık sistemini güçlendirir, kas ve kemik gelişimini artırır, bebeğin su ihtiyacını tam olarak karşılar, ayrıca su verilmesine gerek yoktur, anne sağlığını korur, meme ve rahim kanseri olma riskini azaltır ve en önemlisi bebekle anne arasında özel sevgi bağı kurulmasını sağlar.
    Anne sütü zamanında doğan her bebeğin normal gelişmesini sağlayan ilk 6 ay tek başına yeterli olan mucizevi bir besindir.Doğumdan hemen sonra ilk beş günde salgılanan koyu sarı renkteki süte kolostrum adı verilir.Kolostrumda bulunan enfeksiyon önleyici etmenler bebekleri enfeksiyondan ve alerjiden korumaktadır, olgun sütten daha fazla protein , barsağın olgunlaşmasını sağlayan büyüme faktörleri içerir, A,D,K,B12 vitaminlerinden ve Sodyum ve Çinko dan zengindir.Doğar doğmaz anne sütü alan bebeklerin gastrointestinal sistemleri hastalık yapan mikroorganizmalara karşı korunmuş duruma gelir. Bebeği dehidratasyona ve hipoglisemiye karşı korur. Kolostrum 5. günden sonra geçiş sütü halini alır ve 3. haftadan itibaren olgun süt özelliğini taşır. Olgun sütteki protein oranı bileşim açısından bebek için en ideal yapıya sahiptir.İnek sütünde eksik olan çoğu protein anne sütünde mevcut ve sindirimi kolay olan proteinlerdir ve büyümeyi düzenleyici etmenleri inek sütünden 30-40 kat daha zengindir. Yağ bileşimi de sindirimi kolay olan doymamış yağ asitlerinden oluşmaktadır. Beyin ve sinir dokusunun gelişimi için esansiyel yağ asitleri içerir ve inek sütünden 8 kat daha fazladır.
     Anne sütünün üretiminin başlaması gebelik sırasında gerçekleşir ve doğum ile artar. Süt yapımı bebeğin doğru teknik ve sık aralıklarla emzirilmesi ile artar. Kadınların %99’u iki bebeği emzirebilecek kapasitede süt salgılar, doğumdan hemen sonra emzirilmeye başlanması devamı için önemlidir. Süt göğüslerde alveol adındaki süt bezlerinde yapılır ve kanallar yolu ile süt havuzlarında birikir. Bebek emdikte boşalma refleksi ile meme ucuna erişir.
    Genel olarak anne sütü ilk 6 ay için ideal bir besin kaynağıdır ve bu süre içerisinde su dahil hiçbir ek besin verilmemelidir. Fakat 6 aydan sonraki bebekler yalnızca anne sütüyle büyümelerini sürdüremezler ek gıdalara başlanması gerekir.
    Eğer bebek anne sütü almıyorsa 4. ayda yumurta sarısı başlanır. Katı pişirilmiş yumurtanın sarısının önce 1/8'i sütle ezilerek verilir. Miktar yavaş yavaş artırılır.
    5. ayda, 4. ayda verilen ek besinlere ilave sebze çorbasına başlanır. Mevsimine göre, patates, havuç, kabak veya ıspanak bebeğe verilebilir. Bir süre sonra bu çorbaya bir tatlı kaşığı bulgur veya pirinç eklenerek pişirilebilir.
    Ayrıca 5. ayda ; acısız tarhana çorbası, pirinçli ve yoğurtlu çorbalar bebeğe verilebilir. Bir çorba kaşığı ile başlanıp yavaş yavaş miktarı artırılır. 5. ayda , meyve suyu yerine meyve püresi de tercih edilebilir.
    6.ayda, 4 ve 5. aylarda verilen besinlerin yanı sıra tüm aile için acısız pişirilen mercimek çorbası bebeğe verilebilir veya bir çorba kaşığı mercimek sebze çorbasına katılarak pişirilebilir. Küçük bir miktar kıyma, çorbalara eklenir.
    Bebekler 6 aylık iken ağızları yarı katı gıdaları kabul etmeye uygun hale gelir. Dişler belirginleşir ve dil artık katı gıdaları dışarı atma refleksini kaybeder. Mide ve barsak sistemleri nişastayı daha iyi hazmetmeye başlar.
    Dyt.Özlem Sert Aydın

    http://www.ozlemsert.com

    2.11.2012

    Bayramda kırmızı ete ağırlık vermeyin

    Bayramda kırmızı ete ağırlık vermeyin
    kurban bayraminda kirmizi et
    Kurban Bayramı sofralarında kırmızı etin yanı sıra sebze yemekleri, salata ve meyvenin de tüketilmesi öneriliyor.
    Beslenme ve Diyet Uzmanı Özlem Sert, bayramda nasıl beslenilmesi gerektiğini ve kırmızı et tüketiminde dikkat edilmesi gerekenleri anlatıyor;:

    Bayramda kronik rahatsızlığı olanların nelere dikkat etmesi gerekiyor?
     "Bayramlarda psikolojik olarak daha fazla yemek yenmesi hissi vardır, ağır ve aşırı yemek yenmesi halinde sindirim zorlukları, gaz sıkıntısı, hazımsızlık, mide bulantısı ve ani tansiyon yükselmesi gibi rahatsızlıklar görülebiliyor.
      Kalp, şeker, tansiyon hastalarının normal beslenme düzeninin dışına çıkmamaları gerekir."
      
    Kırmızı et tüketimi nasıl olmalı, nelere dikkat edilmeli?
      "Kurban Bayramı'nda kırmızı et tüketimi artar ve her türlü yemek içinde kullanılır. 
    Kesilen et dinlendirilmeden tüketildiği için sindirimi de zor olur. Fazla tüketildiğinde ise midede şişkinlik, hazımsızlık gibi sıkıntılara neden olabilir. 
    Etin kesildikten sonra bir-iki gün buzdolabında dinlendirilmesi pişme süresini azaltır ve sindirimi kolaylaştırır. Kolesterolü yüksek olanlar, kalp ve böbrek hastalarının fazla kırmızı et tüketmemeleri gerekir. Kırmızı etteki doymuş yağ oranının fazla olması kalp damar sağlığını tehdit edici olabilir. Tüketilecekse de ızgara, buğulama veya haşlama olarak ve yanında sebze yemeği ve salata ile tüketilmelidir."
                  
    Etin kesimi ve pişirme yöntemleri nasıl olmalı?
     "Hayvanın kesim yerinin temiz olması çok önemli, hem ortamdaki hem de ciğer, bağırsak, böbrek gibi sakatatlardaki parazitler insan sağlığı için tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle çok iyi temizlenmeleri gerekir. Pişirme derecesi de çok önemli çünkü iç kısmı çiğ kaldığında etteki mikroorganizmaların kişiye geçmesi mümkün. Izgaradan ziyade haşlama olarak tüketilmesini öneririm."
                  
    Bayramların vazgeçilmezi olan tatlıları nasıl tüketelim?
     "Özellikle bayram sonrasında hastanelere başvuran kişilerde gözlemlenen, şeker seviyesinin yükselmesidir. Tatlıların kalori düzeyi yüksek olduğu için kilo alımına neden olabileceği de gözönünde bulundurulmalı. 
    Şekerli, yağlı hamurlu tatlıların ve çikolatanın fazla tüketilmesi hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları ile diyabete zemin hazırlamakta ve diş sağlığını olumsuz etkilemektedir. Ziyaretlerde ikram edilen her tatlıyı kabul etmeyerek, aralarında en hafif olan sütlü ve meyveli tatlıları tercih etmek sağlıklı bir seçim olacaktır."
      
    Bayram sofrasında neler bulunmalı?
     "Bütün ailenin birlikte olduğu ender zamanlardan biri olduğu için türlü türlü yemekler yapılır. Kurban Bayramı'nda sofrada illaki kırmızı et olacaktır ama önemli olan nasıl yapıldığı. Kavurma veya kızartma yöntemiyle pişirilen etin hem sindirimi zor hem de vitamin, mineral kaybı olacağı için mümkün olduğu kadar tüketilmemesi gerekir.
    Izgara veya haşlama etin yanında bol yeşil ve limon soslu, az yağlı salata veya sadece etli sebze yemeği doğru seçenek olacaktır. Sebze ve salatada bulunan lifler, kırmızı etteki doymuş yağın vücuttan dışarı atılmasını sağlayacak ve vücuda yapacağı toksik etkileri azaltacaktır. 
    Çorba mide hacim kapasitesini artıracağı için yemeğe çorba ile başlanmalı. 
    Pilav, makarna, börek mümkün olduğunca az tüketilmeli. Yoğurt sindirimi kolaylaştırdığı için yemeğin yanında ayran, cacık olarak tüketilmeli. Tatlı olarak da sütlü tatlılar tercih edilmelidir."

    Bayram öncesi ve sonrası nelere dikkat edilmeli?
     "Kahvaltı günün en önemli öğünüdür, kesinlikle atlanmamalı ama aşırıya da kaçılmamalı. Kahvaltıda C vitamininden zengin olan domates, sivribiber, maydanoz tüketilmeli. Sıvı alımına dikkat edilmeli ve günde ortalama iki litre su içilmeli. Öğünler atlanmamalı, az az ve sık sık beslenmeli.Posadan zengin sebze ve meyvelere ağırlık verilmeli, günde sekiz porsiyon sebze, üç porsiyon da meyve tüketilmeli. Yemeklerin pişirilme yöntemlerine dikkat edilmeli, etin fırınlanmış, ızgara veya haşlama, sebze yemeklerinin ise az ve sıvı yağlı olarak tüketilmesine dikkat edilmeli. Yiyecekler birbirine fazla karıştırılmamalı.Bayramın ardından midenin dinlenmesi için bir öğün sadece çorba ve salata, diğer ana öğünde ise etli sebze yemeği yenmeli.Çay, kahve, kola gibi kafeinli içecekler fazla tüketilmemeli. Bitki çaylarından özellikle rezene çayından destek alınmalı.Tokluk hissinin 20 dakikada hissedilmesinden dolayı yemekler yavaş yavaş yenmeli."

    Dyt. Özlem Sert Aydın
    http://www.ozlemsert.com

    2.07.2012

    İRANLI KADIN NİNJA ORDUSU



    İran ve ABD arasındaki savaş ihtimali her geçen gün artarken, İran da muhtemel düşmanlarına karşı her türlü psikolojik savaş taktiğini harekete geçiriyor. İran Devlet Televizyonu Press TV, ülkesinin saldırıya uğraması halinde onları karşılayacak olan güçlerden birinin de 3 bin 500 kişilik kadın ninja ordusu olduğunu bildirdi. Press TV'nin haberine göre, başkent Tahran'da kurulan bir kadın ninja okulu bugüne kadar 3 bin 500 savaşçı yetiştirdi. En önemli özellikleri sessiz hareket etmek olan kadın ninjalar ya da kunoichiler düşman hatlarına sessizce sızabiliyor ve her türlü silahı ustalıkla kullanabiliyor. Ninja okulunun müdürü Fatma Muhammed, ülkelerinin saldırıya uğraması halinde kunoichi ordusunun da harekete geçmeye hazır olduğunu söyledi. DHA

    KAR KÖRLÜĞÜNE DİKKAT



    Dr. Özdemir: ''Kar sonrası oluşan güneşli havalarda ’kar körlüğü’ riski artıyor''

    Ahmet Caner Baysal / AA
    Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Özdemir, kar sonrası oluşan güneşli havalarda "kar körlüğü" riskinin arttığını söyledi.

    Özdemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin büyük bölümün kar
    altında olduğunu hatırlatarak, özellikle kar sonrası havanın açmasıyla birlikte
    göz hastalıklarının da baş gösterdiğini belirtti.

    Karın göze direkt etkisinin bulunmadığını ifade eden Özdemir, "Kar,
    özellikle güneşli bir havada, üzerine düşen bütün renkleri yansıtır. Güneşte
    insan vücuduna ve göze zararlı ultraviyole ışınlar var. Dolayısıyla böyle bir
    ortamda yansıyan ışınlar göze zarar verir" dedi.

    Ultraviyole ışınlarının özellikle gözün arkasındaki hücrelere zarar
    verdiğini ifade eden Özdemir, şöyle konuştu:

    "Gözün ön kısımda kornea dediğimiz bir mercek vardır. Bu mercek
    ortamdaki aşırı derecedeki ışınları tutarak gözün arkasını korur. Ancak belirli
    bir süre sonra bu mercekteki hücrelerin ölmesine yol açar. Bu durumda insanın
    gözünde şiddetli ağrı, sulanma ve kızarıklık gibi rahatsızlıklar başlar. Buna
    halk arasında "kar körlüğü" adını veriyoruz. Eğer bu kar körlüğü oluşmuşsa
    muhakkak bir göz hekimine başvurmak gerekiyor."

    -Güneş gözlüğü kullanın önerisi-

    Prof. Dr. Özdemir, vatandaşların "kar körlüğü" riski ile karşı karşıya
    kalmaması için bu tür havalarda güneş gözlüğü kullanmaları tavsiyesinde bulundu.
    Gözlük kullananların kolormatik camı tercih etmelerini isteyen Özdemir, "kar
    körlüğünün" ihmal edilmesi halinde gözü kaybetme riskinin bulunduğunu
    kaydetti.

    Koyu gözlü insanların ışığa karşı biraz daha dirençli olduğunun altını
    çizen Özdemir, "Açık renkli gözlü insanlar daha hassastır. Yeşil ve mavi renkli
    gözlü insanlar ışıktan daha fazla rahatsız olurlar"dedi.

    2.06.2012

    SW: The Old Republic Piyasaya Çıkıyor.

    Göz alıcı bir Star Wars evreni. Binlerce saatlik oyun içeriği. Etkileyici hikayeler. Star Wars: The Old Republic bu hafta Türkiye’de satışa sunuluyor.
    Bir Electronic Arts markası olan BioWare, Türkiye için tüm zamanların en çok beklenen oyunlarından, şimdiye kadar 100’den fazla ödül kazanmış Star Wars: The Old Republic sunucularının aktif hale getirildiğini duyurdu.
    Oyun sunucularında herhangi bir sıkıntı yaşanmaması, sorunsuz ve eğlenceli bir deneyim olması için farklı ülkelerde farklı tarihlerde çıkartılan Star Wars: The Old Republic, Türk oyuncular için geliyor.
    Sunucuların hayata geçirilmesiyle birlikte oyuna akın eden oyuncuların sorunsuz ve eğlenceli bir deneyim yaşamaları için BioWare müşteri destek takımlarının durmaksızın devam eden mesaisi her geçen gün artarak devam ediyor.
    BioWare, EA ve Star Wars hayranları için çok büyük bir günün geldiğini ve bu bekleyişe değdiğini belirten BioWare Kurucu Ortağı ve EA Bioware Label Genel Müdürü Dr. Ray Muzyka, “Star Wars: The Old Republic’e ayırdığımız kaynaklar ve destek bugün bitmeyecek.
    Türe getirdiğimiz yenilikler bu yolculuğun yalnızca başı; devam eden yatırımlarımız ve önümüzdeki haftalar, aylar ve yıllar boyunca oyunculardan alacağımız geri bildirimler sayesinde bu deneyimi geliştirmeye ve güzelleştirmeye devam edeceğiz.
    Devasa online oyun türüne hikaye ve kişisel seçimler ekleyip, son derece kaliteli bir senaryo ve seslendirmelerle güçlendirerek oyuncuların DVO’lara bakış açısını değiştiriyoruz.
    The Old Republic’in konumundan son derece memnunuz ve oyunumuzu ileride daha da iyi hale getirmek için oyuncularla birlikte büyümeyi sabırsızlıkla bekliyoruz” dedi.
    Star Wars: The Old Republic, BioWare ve LucasArts’ın hikaye tabanlı devasa online oyunudur ve kişisel seçim ve sonuçlara odaklı oyun yapısı, yüksek kaliteli, eksiksiz seslendirilmiş hikayesi ile online oyunlarda devrim yaratmaktadır.
    Klasik Star Wars filmlerinin binlerce yıl öncesinde geçen hikaye oyuncular arkadaşlarıyla takımlar kurarak filmlerdekine benzer destansı savaşlara katılacak ve birbirinden canlı gezegenlerle dolu galaksiyi keşfedecekler.
    Oyuncular Galaktik Cumhuriyet veya Sith İmparatorluğu’na katılacak, aralarında Jedi Knight, Jedi Consular, Smuggler, Trooper, Sith Warrior, Sith Inquisitor, Bounty Hunter ve Imperial Agent gibi sekiz sınıf arasından seçimlerini yapacaklar.
    Ayrıca etkileyici müziklere sahip olan Star Wars: The Old Republic şimdiye kadar gördüğünüz en sarıcı online oyun deneyimlerinden birini sunacak.
    Star Wars: The Old Republic’i satın aldığınızda oyuna 30 günlük erişime de hak kazanacak. Star Wars: The Old Republic’i sipariş vermek için lütfen www.aralgame.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

    Hitachi 4 TB’lık Masaüstü Diskini Piyasaya Sürdü.

    Hitachi geçtiğimiz dönemde piyasaya süreceği yeni 4 TB’lık diskler ürettiğini duyurmuştu. Bugün ise Hitachi 4 TB’lık depolama kapasitesine sahip ilk masaüstü sabit diskinin satışına başladığını açıkladı.
     
    Deskstar 7K4000 adındaki bu 3,5 mm’lik sabit diskin ürün kodu HDS724040ALE640. Her bir inç kareye 446 GB’lık depolama alanı düşen diskin 64 MB ön belleği bulunuyor. 6 Gbps arayüz desteğine sahip olacak yeni sabit diskin maksimum transfer hızı 1638Mbps.
    Ürünün güç tüketimine baktığımızda 6.9 W olduğunu görüyoruz. Ürünün gürültü oranı ise 2.9 Bels. Ürünün içinde ise depolama için 5 diskli bir çözüm kullanılmış. Bu disklerin her biri 800 GB kapasiteye sahip. Ürün ilk olarak uzak doğuda satışa çıkmış durumda. Türkiye’de ne zaman çıkacağı konusunda ise bir bilgi yok.

    TTNET Mobil Müzik, 31 Mart Tarihine Kadar Ücretsiz

    TTNET Müzik’in mobil uygulaması TTNET Mobil Müzik, 31 Mart 2012′ye kadar, Apple’ın mobil platformları iPad ve iPhone’da ücretsiz.
     
     
    TTNET’in müzik uygulamasında yer alan milyonlarca yerli ve yabancı şarkıdan dilediklerinizi iPhone, iPad, iPod Touch ve Motorola Xoom cihazlarınız ile dinleyebilirsiniz. Yapmanız gereken yalnızca, TTNET Mobil Müzik uygulamasını indirmek.
     
    Müzik severlere müjde! TTNET Müzik iPhone ve iPad uygulamaları, 31.03.2012 tarihine kadar ücretsiz! Oluşturduğunuz müzik listelerine web’den erişebileceğiniz, albüm, haber ve etkinlikleri Facebook ve Twitter hesabınız ile paylaşabileceğiniz uygulama hakkında daha detaylı bilgi için tıklayın.
    Uygulamayı indirmek için buraya tıklayın.

    Mini buzul çağı geliyor

    İngiltere'de yapılan iklim araştırmasında şok sonuçlar çıktı. Dünyada 1997 yılından beri hava sıcaklıkları yükselmiyor. Küresel ısınma devri bitti, mini buzul çağı başlıyor.
    Dünya gündeminin değişmez maddelerinden biri olan küresel ısınma, bir grup İngiliz bilim insanına göre bitti. İngiliz Meteoroloji Dairesi’yle prestijli iklim araştırma çalışmalarıyla tanınan East Anglia Üniversitesi’nin, sonuçlarını geçtiğimiz hafta yayımladığı ortak araştırmaya göre, küresel ısınmanın yerini artık, ‘mini buzul çağı’ alıyor.
    Soğuk hava dalgasının adı Almanya ve Doğu Avrupa’da Cooper diye anılıyor. 30 bin ayrı meteoroloji ölçüm istasyonundan gelen verilere dayanarak gerçekleştirilen çalışmada, dünyada hava sıcaklıklarının yükselmesinin, 1997 yılında durduğu bulgusuna ulaşıldı. Dahası, önümüzdeki 15 yılın, Güneş faaliyeti nedeniyle daha da soğuk geçmesi bekleniyor. ‘25. Döngü’ denilen bu süreçte sıcaklıklar 2022’de dibe vuracak. Öyle ki, 1790 ile 1830 yılları arasında Avrupa Kıtası’nda ortalama sıcaklıkları 2 dereceye kadar düşüren soğuklara ulaşılması, hatta bunun da ötesine geçilmesi, olası senaryolar arasında sayılıyor.

    Şok sonuç: Mini Buzul Çağı Başlıyor!



    İngiltere'de yapılan iklim araştırmasında şok sonuçlar çıktı. Dünyada 1997 yılından beri hava sıcaklıkları yükselmiyor.
    Küresel ısınma devri bitti, mini buzul çağı başlıyor.
    Dünya gündeminin değişmez maddelerinden biri olan küresel ısınma, bir grup İngiliz bilim insanına göre bitti. İngiliz Meteoroloji Dairesi'yle prestijli iklim araştırma çalışmalarıyla tanınan East Anglia Üniversitesi'nin, sonuçlarını geçtiğimiz hafta yayımladığı ortak araştırmaya göre, küresel ısınmanın yerini artık, 'mini buzul çağı' alıyor.
    Soğuk hava dalgasının adı Almanya ve Doğu Avrupa'da Cooper diye anılıyor. 30 bin ayrı meteoroloji ölçüm istasyonundan gelen verilere dayanarak gerçekleştirilen çalışmada, dünyada hava sıcaklıklarının yükselmesinin, 1997 yılında durduğu bulgusuna ulaşıldı.
    Dahası, önümüzdeki 15 yılın, Güneş faaliyeti nedeniyle daha da soğuk geçmesi bekleniyor.
    '25. Döngü' denilen bu süreçte sıcaklıklar 2022'de dibe vuracak. Öyle ki, 1790 ile 1830 yılları arasında Avrupa Kıtası'nda ortalama sıcaklıkları 2 dereceye kadar düşüren soğuklara ulaşılması, hatta bunun da ötesine geçilmesi, olası senaryolar arasında sayılıyor.
    Dünya gündeminin değişmez maddelerinden biri olan küresel ısınma, bir grup İngiliz bilim insanına göre bitti.
    İngiliz Meteoroloji Dairesi’yle prestijli iklim araştırma çalışmalarıyla tanınan East Anglia Üniversitesi’nin, sonuçlarını geçtiğimiz hafta yayımladığı ortak araştırmaya göre, küresel ısınmanın yerini artık, ‘mini buzul çağı’ alıyor.
    Soğuk hava dalgasının adı Almanya ve Doğu Avrupa’da Cooper diye anılıyor. 30 bin ayrı meteoroloji ölçüm istasyonundan gelen verilere dayanarak gerçekleştirilen çalışmada, dünyada hava sıcaklıklarının yükselmesinin, 1997 yılında durduğu bulgusuna ulaşıldı. Dahası, önümüzdeki 15 yılın, Güneş faaliyeti nedeniyle daha da soğuk geçmesi bekleniyor.
    ‘25. Döngü’ denilen bu süreçte sıcaklıklar 2022’de dibe vuracak. Öyle ki, 1790 ile 1830 yılları arasında Avrupa Kıtası’nda ortalama sıcaklıkları 2 dereceye kadar düşüren soğuklara ulaşılması, hatta bunun da ötesine geçilmesi, olası senaryolar arasında sayılıyor.
    AVRUPA'DA 32 KİŞİ DONARAK ÖLDÜ
    Türkiye gibi Avrupa’nın doğusunu da etkisini altına alan dondurucu soğuklar can almaya devam ediyor. Avrupa genelinde 32 kişi soğuklar nedeniyle yaşamını yitirdi. Yer yer sıfırın altında 20 dereceye kadar düşen sıcaklıklar nedeniyle yalnızca Ukrayna’da, geçtiğimiz hafta 3 gün içinde 18 kişinin donarak öldüğü açıklandı. Ülkede yaklaşık 500 kişi, vücut ısıları düştüğü ya da soğuk yanığına maruz kaldığı gerekçesiyle tedavi altına alındı. Sıcaklıkların -26’ya kadar gerilediği Polonya’da ise çoğu evsiz ya da yaşlı en az 10 kişi öldü. Soğuk hava koşulları nedeniyle Sırbistan’da 3 kişi öldü, 2 kişi kayıp. Bulgaristan’da 5 kişi donarak can verdi, şiddetli rüzgârlar nedeniyle Varna Limanı kapatıldı.
    Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

    Sayfamızı Beğenmenizle
    Mutluluk Duyarız